Götür beni gittiğin yere...
götür beni gittiğin yere
ismi ister hayal olsun ister rüya gerçeklerden de bir hayır yok dökülürken pare pare hakikata... hüzünler pusu kurmuş yasa özlemlerin hasretlikte tepinmesi haşa dermansız bir derde kurbanlık çarşıda pazar an gelir an olur vurdumduymaz zamanlar da... götür beni gittiğin yere kıyametin kopacağını bilsen de ne fayda gün gelir öper seni alnından maviler yağarlarken gökten deryalara... canın cana mahkumluğudur sükut kareler çizsende bulutlardan denmez ki unut ölüm orucuna yatmış gibi vakte niyaz kimi ırgalar ki mani olacaksa atılacak atılan her bir umut... götür beni gittiğin yere bul bir sebeb gerekirse uydur tane tane bak sabah olmaya namzet yine yeni bir gün sanki hazır ve nazır harcanmaya dün gibi galiba... (Berlin,03.07.2016) Talat Özgen |