12
Yorum
30
Beğeni
0,0
Puan
838
Okunma
I
Yokluğun korsan bir deniz
kara parçaları tarafından esir alınmış bir ada
dalgalar okşar,geçer içimizden
aşınırım,eksilirim yokluğunda
bu bir falez değil
ben de akdeniz
duygularım hala ege kıyılarında
ağlamayı balıklara bıraktım
fakir bir denizde
oltalarım boşa çıkıyor hep
şurada iki adam var
durmadan dolduruyor kovaları
boşa çekiyorum,boşa
attığım bütün hayatları
II
yokluğun yarım kalmış bir ayet
bir ayağı hala gökte asılı kalmış
ezbere yazmak zor seni
adına bir şeyler söylemek yenilik
seni sevmek,yeniden sevmek delilik
seni bilmek bu genç çağımda
bir çağdaşlık değil gericilik
on mani padme hum
tekrar ediyorum sürekli
aklanıyorum
III
yokluğun dizi kanayan bir çocuk ağlaması
akşam ezanı kadar hızlı geçiyor
hıçkırıkların burnumuzdan akıyor
kulağımızda imamın sesi
frank sinatra’dan bir parça okuyor
aklım hep dışarıda kalmıştır zaten
bir çocuk kadar heyecanlı
IV
yokluğun mahalledeki nuran abla
varlığı ve yokluğu saklı olmuştur hep
evinin içini ancak güneş vurunca görürdük
arkadaşlarımla merak ederdik
iki çocuğu vardı yaramaz
o da hayattan bir şey anlamaz
kocası geç gelirdi o aldırmaz
yokluğun komşuları andırıyor
V
varlığın ilk çağda çarmıh kokusu
harfendaz ile dövülüyoruz geceleri
gökyüzü parlıyor bulunduğumuz yerden
iki kedi yanaşıyor yanımıza
ben parmağımla seni gösteriyorum
o parmağımı kokluyor
anladım yokluğunda her şeyi
varlığın artık belli olmuyor.
’Gök çe’