Yaşamak Tuzla Yoğrulmuş EkmekDerin bir iç çekiş bu Çektikçe derinliklerime Daha da güçlenmek gibi Doldurmak yüreğimi Havayla, suyla, güneşle Ve senden aldığım gizemle Meydan okumak hayata Emanet bir güç bu biliyorum Günü gelince başkalarına verilmek için O gün gelene dek bir şeyler yapma fikri Büyüyor şu aşka aşina yüreğimde İşte o saatlerde Yokluk bırakıyor yakamı Atlıyorum kocaman çitlerin üzerinden Sarılıyorum ellerine, yüreğine Anlıyorum ki hayat hep sevgi doğuruyor inatla Ölüm toprağa saklanan tüketilmiş renk yumağı Düşlerin çöllerinde bedevi gezmek Yaşamak tuzla yoğrulmuş ekmek Göğsümüzde geceleyen ah o sevgili Gövdemizi ısıtan efsunlu güneş Bileklerimizdeki dalga sesi Bilirsin işte Uzak dağlardaki mor ufukları Ve o ışıklı bulvarları Yutkunuşların boğazımızı kestiği anları O anlarda nehirler kabarır gönlümüzde Yamalı bir düş olur isyan Sokulur kirli bir bıçak gibi döşümüze Sen! Işıklarını yaktıkça ozan gönlümün Kâğıttan karanlık çekilir Bileğim inadına güçlenir Rüzgârın sesidir artık şiir Yaprağın hışırtısıdır İki bedenin aynı yatakta sevişip Aynı terler içinde yuvarlanmasıdır Bırak açık kalsın bu gece de aşkın ışıkları Biraz daha üşüsün sevda gönlümüzde Bitmedi evrene söyleyeceklerimiz Kirli bir nikotin sarmalı olayım gözlerinde Bırak çekip gitsin dünler, içlendikçe Yalnızlığın elinden tut devrilişlerle Eskimiş bir anahtar olsun umarsızlık Geri atalım onu bulduğumuz denizlere Ölümsüz şiirlerin ülkesini düşledikçe Kutsal bir asa olalım birbirimize Selahattin YETGİN |