Gökte yıldız yok bu geceşimdi… hüzünler çürüyor gecenin esmer teninde kuşların bile konmaya korktuğu sürgün Kentlerde geçilmez sınırlar, aşılmaz duvarlar öyle geçit vermez haritası kayıp buluşmalara... dağ gibi, taş gibi duydum suyun ağıdını, taşın iniltisini gece ay çıkarken sessiz gökyüzü kim paylaşacak hüzün dumanlarını gökyüzünde yere düşüyor inleyerek yoksunluk havası ölsem bu yüzden ne gam bütün zemherileri içime hapsettim. Yorgun kör yokuşlar, çıplak ayak izleri ayın şavkı munzur a vurumuş Vakitsiz bütün vedalar Gökte yıldız yok bu gece suskun bir karanlık Artık Yetmez nefesim son bir veda ya.. gel gör ki; dağlı bulutlar asi yağmurlar yağdı üstüme inanmak belki zor şimdi, patikalarında küskün çiçekler büyütüp şimdi ayrı düştüğüm tüm yangınların öyküsünü bir kıvılcımla tutuşturup, bütün izlerini uçuruma düşmüş bir çığlığa teslim ettim... |