asma
Asma zaman içinde;tek bir hassas kıvılcım
Yandım diyecek kadar anlık olacak sancım! Asma bağın yüzakı,yürek suyu,ırmağı Sabır kanadına kan,sonsuza sıra dağı Uyanıp uyanıp bak hayat soğuk bir çeşme Tere kaynıyor çiğlik yiğitsen koşda düşme! Sanki bahar havası;kuş sesi,âşk busesi Su ağır,ateş hafif;bu kırlangıç neşesi! Tabiata kol gerek karlı dağı kaldırsın Ecel gözde gözyaşı sürme çekip aldırsın! Biz bulutlu akşama kaşığı dolu saldık O günün haberini yaş kemal oldu,aldık Çat diye çatlayanda ağacı kuru yansın Gönülle gök yoklayan ruhuyla bala bansın Üzüm dalda salınıp göz eder,cilve eder Çatlak mı kafa çatlak;mişmişlerini döker Ey huzur denizine gemi gemi çöp taşı Allah(c.c)’ım beni affet de kurtul at ateşi Böyle gece mi uzar,böyle boy mu uzarmış Ayın aydın yüzünü karartan yüz kararmış! Getir asma köküne dök içinde ki kiri Tek bir ahına kalsa üzümü dolgun,iri! Feleğe oyun olmaz;oyun kural,hak bekler Dünyayı yükle döner,feleğe dönmez teker Su lâzım,bir damlada olsa âşkın çarkına Taş döşenmiş sokaklar salmaz gönül yurduna O üzüm tanesi tad,hayat çalkanmada yer Sözün üstünde asma;asma ki âleme yâr! Kirpiği kıra kıra gözde heyecan biter Ölüm,çene yormadan çene yoranlar titrer Hangi kuşa uçmayı öğrettim ki uç diyem Koç kurban edeceğim asmalara hediyem İnceden göz süzerim kapı altından yele Kelimem kıl ipinden kazak örer her dile! Bu ateşli hastalık dalını kızartmakda Sanki kurtulur filiz fidana su atmakda Yok böyle büyülü göl üstünde ördek,kuğu Göğüs kafesine tak saf ipek parlak tuğu Yok canım canan gibi yedi kandil yedi renk Her renge binlerce gök sığmış âlemde ahenk Bu yara belki derin kan kaybetmekte akşam Biz bir salkım üzümün taneleriyiz belki Belki de son tufana çıplak ayakla koşan Kendi denizi için kendi kendine coşan Bu işde çok sararmış,solmuş nefesiz belki Hayır,geri düşsekde hep yükselmekde akşam! Bu pırlantadan motif geceye kat kat ışık Ay-yıldız kumaşından her bedene sarmaşık Yansada sabah akşam kurtlar düşene kadar Daha dünya dolusu dolu var,yağmur,kar,var! Baştanbaşa beyaza kesecek ki kul teni Biraz beni üşütsün ateşin harlı yüzü Ki benim kadar aciz var mı bilmem bir özü Bir üzümle doymuşa sorun söylesin beni.. Halbuki ben insanım yeri gelir koşarım Yeri gelir renkleri tanıyamam,şaşarım Dünya kendi kendine varsın dönsün,tartılsın Çekerim,kara ipi ilmeğinden kurtulsun Sarmaksa gündüz güneş ışığında beş dakka Asma dalına dola,üzüm boynuna dola Hak yemezse bu ayak dolanmaz kirli çula Getir mehtapda kurut,götür ayvanda kurut Yelin iyisi akşam yarayı soğutur,tut! Gel seherler aşmadan el aç,dua et HAK(C.C)’KA!.. vu.. |