Korkularını defneder insan...
I.
gözüm gözüme değmeden sabah oldu her zaman güneş uyandırırdı beni bu sabah ben uyandırdım güneşi çiy taneleri kayıp kayıp düşüyor birer birer tomurcuklarından üstünden horoz karga gece kuşu uykudayken istirahate çekildi yarasa gecenin bilmem hangi vaktinde ayaklarımın altında ezilen salyangoz üzüntüme üzüntü kattı hâlâ kulağımda çınlıyor o ses... Salyangozun ahını aldım ölümüne sebep oldum istemeden... bir süre sonra döndüm geriye çoktan kömür gibi siyahlaşmıştı cesedi ve karıncalar üşüşmüştü başına hiçbir canlının artığı kalmıyor ortada birinin sevmediğini bir diğeri zevkle tüketiyor kurdun kuşun nasibi ayrılıyor bir kenara insanı toprağa gömüyor insan bıraksalar onu parçalayıp yutacaklar kendi kaderini görmemek için insanı toprağa gömüyor insan... II. elli bir yaşındayım ak pak saçımdan sakalımdan utanıyorum günah işlerken. tahta tabut taş,toprak ölen yiten umurumda değildi henüz ölümü görmemişken hiç olmadığı kadar korkuyorum ölümden cahilken cahil cesaretim vardı hem de çok militanca düşünür militanca üstüne yürürdüm korkularımın gök gürlemesi ayaklarımı yerden kesen rüzgar aldırmadan içine içine yürüdüğüm karanlık hiç bir şey çağrıştırmıyordu bir zamanlar hele hele gölgesinden korkan insanlar korkuları gözlerinden okunan kuru kalabalık insanı toprağa gömüyor insan korkularıyla birlikte üstünde bir yığın toprak korkularını yenmek için insanı toprağa gömüyor insan Arap Kurt |
insanı toprağa gömmeyi kargadan öğrenmiş insan...