Nefesim Nefesine Müebbet
Rükuda kuru bıraktığım
kirpiklerimi sehiv secdesinde hatırladığım Cehennem ateşinde unutulmuş bulmanın azabı ile yıkıyordum kalbimin kırık dökük rüyalarıni. Ciğerlerime kadar uzatılmış kuru bir tabut misali her gece yerimi yadırgıyorum - ki göğüs kafesinin sıcaklığından bu zil zurna sarhoşluğum. Gözyaşına o kadar çok bavul sığdırmışsın ki, her bir hatıra hep aynı aynanın koynunda söylüyor acının son türküsünü. Sahi ömür dediğin ne ki; acı ve gözyaşına inat iki yüreğin birbirleriyle bir duâda bir umutta bir sevdada sımsıkı sarılabilmesidir. Yüreğin öyle derin bir kuyu ki; gözlerim gözlerine müebbet, nefesin göğüs kafesime vurulmuş en sevdalı kelepçe. Ismail Sarıgene |