Ah İstanbul!
Burda her yanım hürriyet olsa da;
Ben sende bir günlük özgürlüğe razı olsam ! O en tepe varya, o en tepe bildin mi ? Hah işte! o en tepeye çıksam. Bi dilek tutsam, çok durmam tasa etme. Hemen insem peşinden.. Bi balık ekmek, evet evet balık ekmek şart, Sonra bi çay içsem... Yeşilçamın esintisine dalsam, o meşhur sinemada... Ne bileyim işte yürüyüşe çıksam, Kapalı çarşıya uğrasam da, emeğin aynasına misafir olsam. Şehrin kalabalığında kaybolsam, müzik dinlesem. Aşık olsam! Durup dururken, Bağıra bağıra söylesem o en sevdiğim şarkıyı... Yağmur yağsa, sırılsıklam olsam. Saçlarım yapışsa dudaklarına.. Vapura binsem, bi turda kendimden geçsem... Boynumdaki metal yapımı martıyı sahiden görsem de, şöyle bikaç simit parçası atsam. Bi kaç da poz versem afillisinden... İlk kez ve son kez tadında yürüsem sahilde, ince ince... Boğazın kenarında iki kelam döksem, kalemimden Kıyıya uzansam boylu boyunca, En derininden sanki hiç çekmemişim gibi iç çeksem... Ve karışsa gözlerim gün batımına.. Gece usul usul gelse, şöyle en çılgınından öpse beni... Her kaldırımı sigara içmeye müsait olsa, Sonra dertleşsek ya ; seninle Ben konuşsam, sen dinlesen Ben güzelinden sarhoş olsam, sen kahrımı çeksen.. Kahkahalar atsam, sen yankı yapsan Ağlasam ya , hıçkıra hıçkıra... Ha bi de hesabı ödenmiş o otel varya, o dursa öylece ben sokaklarında sabahlasam... Ah İstanbul ! Gözüm İstanbul ! Düşümdesin İstanbul ! Tüm kargaşaya inat ! Kucaklarım birgün seni.. Bana iyi davran olur mu ...? |