HOŞ GELDİN.
Hoş geldin ölülerin ülkesine.
Yalnız; sen daha yenisin...? Bilmezsin bu beldenin soğukluğunu. İyi bak önüne, yürürken düşme! ----- Karanlıkta olsanda. Yüreğinin iniltilerini kimse bilmeyecek. Korkma! Herkes seni yaşıyorsun zannedecek. Durmadan gülen yüzüne aldanacak, insanlar. Bir sen duyacaksın feryatlarını. Bir sen anlayacaksın sadece seni. Hiç unutmayacaksın, seni buraya göndereni. Gömeni!!! ----- Bağların kopmuş artık. Bak? Göster hadi bir tanesini? Nasıl becerdiysen seni, canından çok seveni öldürmesini? ----- İşte şimdi sende öldün. Benim gibi, yana yana mezara gömüldün! ----- Oysa, Akdeniz şahitti. Sana yazılan şiirlerle göz yaşlarıma. Sahildeki her bir kum tanesi konuşacaktı gelseydin. Bütün zerrelerimle birlikte gözlerine bakarken? ----- Bizim yerimiz bu kapkara çukurmuydu? Bu derin kuyu? Ne bir yudum su ne bir ışık? ----- Ne kadar bekleyeceğiz dersin. Ne kadar kalacağız toprak altında? Üstü bize verilmişken? ----- Kaç dosya şiir oldun biliyormusun? Kaç damla gözyaşı? Kaç an hüzün? Kaç dua, Tanrıya? ----- Şimdi, bekleyelim yağmur yağsın diye. Kavuşmadan ölenlerin, can kokusunu çeksin içine, sevdalılar. ---- Gel dedim gelmedin? Özledim bilmedin? Haykırdım duymadın! ----- Ama, bilmediğin bir şey var! Ben, senden hiç, vaz geçemedim yar... ----- Ucunda, ölüm olsan ne yazar.!? ----- Nigâr GÜLER. (Firuze) |
Final gerekeni okkalıca söylemiş.
Tebrik ve saygımla.