Aşkım
Göğsüme usulca yasla başını
Seninle her cefa çekilir Aşkım Sevgiyle kanatla gönül kuşunu Sevgi taşa bile ekilir Aşkım Sevda bir umman mı Göl mü Nehir mi Bir sırlı rüya mı Fal mı Sihir mi Züleyha’nın aşkı bal mı Zehir mi Yusuf bir zindana sokulur Aşkım İhanet köyünün gölü dolmuştur Biri şurda demiş biri bulmuştur İsa sevdiğine teslim olmuştur Tahtaya gülerek çakılır Aşkım Ferhat’a yardımın yoktur gereği Parlatır ortada demir yüreği Dağın eteğinde sallar küreği Gün gelir karşıdan çıkılır Aşkım Kavline sadıktır Tutar andını Bir deli taşkındır Yıkar bendini Tahir bir toprağa diker kendini Zühre’nin dalları bükülür Aşkım Göz göze değdikçe eza tatlıdır Aşığı yakacak ateş kutludur Aslı’nın dizinde başı mutludur Kerem’in dişleri sökülür Aşkım Bir şart ile düğün dernek kurulur Kamber’e bu işin sırrı sorulur Sırtına sırmadan kilit vurulur Arzu’ya gelinlik dikilir Aşkım Leylâ’nın yüzünü çöle verirler Zifir saçlarını yele verirler Alırlar Leylâ’yı ele verirler Mecnun’un dünyası yıkılır Aşkım O Âşık Garip’tir Bir ah-ı zardır Yolu dikenlidir Yokuştur Dardır Önce yedi sene ayrılık vardır Senem’in falına bakılır Aşkım Hicaz yolundaki topla karınca Şükür secdesine yatar varınca Hacer tırnağıyla kumu yarınca Zemzem gürleyerek dökülür Aşkım Kaşların belâlı bir yemin gibi Dağıtır aklımı gözlerin gibi Biz aşkı seçelim Mem u Zin gibi Nişan bir rüyada takılır Aşkım Ak ele al kına yakılır Aşkım |
kaleminiz susmasıın hocam
gönūlden saygı ve sevgilerimle