ÇINLASIN DORUKLAR DESTURSUZ
Gecenin tam ortasında
Zifiri karanlığı yaran ayazın bağrında Şamdanları sırala yüreğinin vitrinine Çakmak çakmak gözlerinle rengarenk mis kokulu mumları özenle yak Neresi nerde kalırsa kalsın bırak Başında boza pişiren hüzünlere inat Zülfünün tellerine eflatun papatyalardan bir taç tak Bir kadeh kırmızı şarap Bir dilim beyaz peynir Hüzzam şarkılar eşliğinde Tan yeri ağarana dek Zevk-i sefanı sürmene bak Ikırcık karanlığını saran doludizgin kuş sesleriyle çınlasın ufkun Meltem rüzgârıyla ılgım ılgım günü Selamlayan ağaçlara şahitlik etsin ruhun Özgür bırak içindeki çocuğu Kır çiçekleri arasında koşup oynasın tebessümler Güneş ışığında göğünen martı sesleriyle rakset yakamozun yelesinde Höllüklerle sıkı sıkı bele Ana rahmindeki ceninleri Ziyaret çalısına as yoksulların yüreği yanık dileğini Kimse alamasın öksüz çocukların katıksız ekmeğini Sırtını yasla gökyüzüne Bir tutam umut serpiştir savaş artığı bebeklere Bir damla su ver okyanusta boğulan boynu bükük yosunlara Gelin olan Yunusların şarkıları eşliğinde Mutluluk resimleri çiz deniz kıyısına vuran pembe bulutlara Meşe közünde bol köpüklü bir kahve yap kendine Gül kokulu iki de lokum ikram et yüreğine Kuşluk vaktini karşılasın mahmur gözlerin Mor dağlarda yankılanan türküler eşliğinde çınlasın doruklar desdursuz Hoyrat yaylaların kar sularına yansısın Güneşi kıskandıran güzelliğin Nafize |