PEYGAMBER’E (sav) MEKTUP Araf’tan Sesleniş-2
Ey Sevgili;
Göklerin cennetinde seyrü sefer yapan rahmet bulutlarından Kimsesiz, yetim ve boynu bükük ama aynı zamanda Sensizlikten iki büklüm halde sükuta bürünen yeryüzü Bir damla yağmura muhtaç ve Yeryüzünün bu muhtaç halini gören Rabbim’ in emri ilahisiyle O mübarek isminin, Sazın bam teline dokunurcasına söylenip terennüm etmesiyle Kıyamete kadar bir daha sıra gelmeyecek Bilmem hangi, gönlü aşkın ile çarpan Bilmem hangi şanslı meleğin refakatinde Toprağa temaşa ettirmeye amade halinden çıkarak o kutlu yolculukta Gözyaşı geceleri düzenlenmişçesine huzura Gark olmaya gelmekte. Gönüller çoraklaşmış, düşünceler öksüz, bakışlar buğulu, Akıl; hissiyata tercüman olmaktan bizar haldeyken Senin o diriltici iklimine nefesler aç ve muhtaç iken Ruhlara ferman olan nefesini bir kez daha vefa adına Üfleyiversen. Rüyalarımızda; Senin o mübarek ve dırahşan gül cemalini görmeyi Ne kadar da istiyoruz, lakin yanmanın eşiğinden Hep bir dünyevi meşgaleler bizi dur ediyor ve Geri planda bırakıyor, Karabasanlar basıyor rüyalarımızı ama İstihareye yatmaktan bile korkar halimizle Acaba gönlü kırık mecnunların, Günah işlemekten haya etmeyen günahkarların Ne kadar çamura batsa da ismini duyunca Her şeyi bir kenara itip Adının anılmasıyla yüreği çarpan bendelerin rüyalarını da Süslemek istemez misin? Adım adım hakkaniyet ilkesiyle hareket eden Ve gönüllerin fethi için uğraşan muhabbet erlerinin ardından Haince emeller peşinde koşanlar tarafından Derin, dipsiz ve kör kuyular kazılarak Üzeri mübarek toprakla arsızca örtülmek istenmekte Erdemli şehir sanki istila edilmekte, Ardı sıra iftiralarla kalpler hep incitilmekte İncitilmekte lakin Mesleğimizdir haliliyye, Kalplerde bir hisar gibi dimdik durduğunun bilinciyle Derviş gönülsüz gerek düsturdur her dem, Karşı cephe yaramayan o sahabe ruhlu neferler Şimdi iki gözü kan çanağına dönmüş bir vaziyette Gecenin zifiri karanlığında Kemerbeste-i ubudiyyet içerisinde derdini Seccadelerinde, cevşenleriyle birlikte sana Arzuhal edip dilemma eylemekte. Gözyaşlarıyla sulanan seccadelerin dile gelip Bu meramların sana, şerbet kasesiyle birlikte Yanında gözyaşı kasesinin kırmızı kurdelesiyle İkram edilmeyi beklemekte. Açılış ne zaman ötelere, Kapanmış perdeler ne zaman aydınlığa bürünecek ey Sevgili Söylesene! Söylediklerim şayet gayretullah’a dokunacaksa Bir suçlu aranıyorsa, ben hazırım insanların yerine yanmaya Yanarken bir Hakk dostunun dediği gibi Cehennem zebanilerini karşıma alır Sen’i, Sen’ i sevenleri, Sen’i sevenleri de sevenleri anlatır Vazifemi ifa etmenin verdiği gönül ferahlığıyla Vücudum yanarken alev alev Kim bilir ruhum gülistana döner belki Ve ey Sevgili; Sen beni hiç olmazsa mahkeme-i kübra’da şefaatin ile Taltif eyle…. Murat AYDIN |