BİR KÜÇÜK KIZIN MASALI...Küçük çilli bir kızdı…. Elleri ümit kokardı… Akşam olduğunda herkes babasıyla yol alırken evine… En çok kardeşinin” abla beni eve götürür müsün?“ Sözü olurdu içini sızlatan…. Babasızlık işte o zaman vururdu küçücük yüreğini Kardeşinin gözlerindeki keşkeleri görünce … Yılgındı işte…. Kardeşinin melek yüreğine de anlatamazdı ki yaşadıklarını… Ayrılık neydi ?… Yıllar önce öğrenmişti elleri… ….... Geçimsizlikmiş nedeni Oysa abisiyle kavgaları o kadar kısa sürerdi ki… Anne baba paylaşmışlardı canlarının parçalarını… Abi babada ; Küçük kız,kardeşiyle annede kalacaktı… Öyle demişti bıyıklı amca.... Kıza sorunca” ben abimi,kardeşimi istiyorum” demişti… Ama; “Oyun mu bu?” bıyıklı amca diyemedi… Ellerimiz,yüzümüz kirliydi ama, Yaramaz değildik... Yıkayınca sabunla mis gibi olurduk oysa... Sert bakıyordu bıyıklarının altından amca Korkmuştu yüreği…Sustu... Abisine olan sevgisi kimde kalacaktı? Ya bilyeleri; alın teriyle kazanmışlardı... Maket gemilerimizi kimle yüzdürecektik küçük su birikintilerinde? Mahallenin haylazlarıyla mı, Kabak dağına kertenkele avlamaya gidecekti abisi? Unutur muydu kız kardeşini? Rüyalarına gelir miydi? Yutmakta zorlandığı koca bir lokma vardı boğazında... …………. Babaannesi kızın tüm kıyafetlerini bohçalamış koltuğunun altına almıştı.. Soramadı... Çocukluğu içinde miydi acaba? Abisiyle yaptıkları uçurtma,hani o en yükseğe tırmanan… Babasının boya kokan helal elleri.... ......... Sonra ayrılık geldi… Acıydı…. Annesine gitmek istemiyordu.. Ama sevmediğinden,kokusuna hasret olmadığından değil.. Abisi ya onu unutursa diyeydi korkusu… Ve kimle uçuracaktı uçurtmasını? Tamam kardeşi yanındaydı da… Düşünce yarasının kanını kim silecekti? Arkadaşı yoktu ki başka… ……………… Ve bıraktı bir bohça anıyla annesine kara bir çift el… Babam gelecek mi? Soramamıştı hıçkırıktan… Onları bir daha göremeyecek miydi? Dizindeki yaralardan daha da Acıydı,fenaydı… Yüreğinin kanı üzerine basınca durur muydu? Kabuk bağlar mıydı? Annesi üzgündü.... Kızı istemiyordu onu … Bilmiyordu korkularını, Kız da annesinin yangını… ………… Hiç tanımadığı uzun parmaklı bir adam tuttu elini.. Gözyaşını saklamaya çalışan bir çift ela gözle karşılaştı kafasını kaldırınca Hiç görmediği dedesiymiş… O güzel elli dedesi ona eğilip; “Seni bizim bahçeye götüreyim mi “dedi “Bizim meyve ağaçlarına” Kız hıçkırıklarını tutamasa da sevindi… Çünkü onun da ağacı olacaktı Çalmadan meyve yemek Korkmadan…. Tıka basa… Sonra motorun önüne bindirdi dedesi “İstediğin kadar kornaya bas” dedi ya... Küçük parmakları ağrımıştı düğmenin üzerinde.. Gözyaşlarını artık rüzgar siliyordu Ve yıllarca oynayacağı bahçeye vardılar… Kız adımını atar atmaz Duraksadı... Abisi yoktu,onsuz yiyemezdi ki o Bilse küserdi belki de… Onlar hiç ayrı yememişlerdi ki çaldıkları meyveleri… Gözyaşları bir tören edasıyla gene döküldü pembe yanaklarına… İşte tam bu anda; Yıllarca hayran olacağı dedesi Parmaklarının ucunda dünyayı bağışladı o küçücük yüreğe… “Bak Zuhal;bu bahçedeki kuşlar sana ”hoş geldin” diyor, Ve bu kuşlar sadece sana ötüyorlar” dedi.. Başını kaldırdı,ağaçlardaki şarkı söyleyen orkestrayı gördü… Küçük kız yüreğini de,gözyaşını da susturdu… Bir yalandı belki o gün sol yanına işleyen… Ve yıllar geçse de o küçük kızın Hala bu masala inandığını kimseler bilmedi… "dedeciğim o güzel ellerini hiç unutmadım..." |
“İstediğin kadar kornaya bas” dedi ya...
Küçük parmakları ağrımıştı düğmenin üzerinde..
Gözyaşlarını artık rüzgar siliyordu
Ve yıllarca oynayacağı bahçeye vardılar…
Kız adımını atar atmaz
Duraksadı...
Abisi yoktu,onsuz yiyemezdi ki o
Bilse küserdi belki de…
Onlar hiç ayrı yememişlerdi ki çaldıkları meyveleri…
Gözyaşları bir tören edasıyla gene döküldü pembe yanaklarına…
İşte tam bu anda;
Yıllarca hayran olacağı dedesi
Parmaklarının ucunda dünyayı bağışladı o küçücük yüreğe…
“Bak Zuhal;bu bahçedeki kuşlar sana ”hoş geldin” diyor,
Ve bu kuşlar sadece sana ötüyorlar” dedi..
Başını kaldırdı,ağaçlardaki şarkı söyleyen orkestrayı gördü…
Küçük kız yüreğini de,gözyaşını da susturdu…
Bir yalandı belki o gün sol yanına işleyen…
Ve yıllar geçse de o küçük kızın
Hala bu masala inandığını kimseler bilmedi…
"dedeciğim o güzel ellerini hiç unutmadım..."
hayatın içinden
gerçekelrini bilerek
masallarla büyümedik mi
hep kandırmadılar mı çocuk yüreğimizi
acılarımıza aldırmadan
günü kurtarmaya bakmadılar mı...
bir türkiye gerçeği bu..
çok çok hüzünlüydü
etkileyiciydi...
saygılar...