yürüyorum işte sensiz dökülen ve senden bi haber yaprakların arasında yolumun ucu bir noktaya çıkıyor ama çok noktalı bir yoldayım bunu yolda biliyor yaprak da yürüyorum işte sensiz bir yolda mutlu muyum hüzünlü müyüm bilmiyorum yanındayken iyi yanında değilken iyi ben mi kötüyüm yapraklar mı ben seni yaşadım ama onlar pek iyi
güneşin bile cezbolduğu bir yoldayım gibi ve yolun acizliği anlatamam çıkmaz sokakları burada noktalar pek az ama boşluklu araları bir kadın geçmiş olmalı öyle bir kadın değil ama kadın dediğin estirir gürler bağırır çağırır nazikti bu sefer geçen elleri yumuşak gözleri mahrur kadın gördüm ilk defa mayadan çıkan ilk hamur sanırım yeniden öldüm bu sefer sensizliklerin içinde ve kalan her şeyi sana böldüm benim gördüklerim benim içimde kadın diyorum işte sende üstüne alınsan biraz çekingenliğim kadar olsan yine de yoktan var olmaz
ah! nedir bu çileler Brüka adının altına attığım bu kaçıncı imza mevsimlerin bozgunu mu atlattım kadınları mı diyorsun üzgünüm Brüka çoğunu yaşadım ben masum bakışlı bir adamdım gözlerimi onlara adadım Brüka senin olduğun her yerde bir de eksik ben vardım adını çizmeye çalışan her bir yanda yaprakların arasında noktaların ortasında ben çok öldüm Brüka ortalığın kıyısında ve bir parça kaldım o da kadınların arasında
senden bi haber her yere kazıdım sittin sene çıkamazlar içinden ve bir dökülmemeye ant içtiler ağaçların sözleşmesi bu uzun saçlı yeşil ağaçlar elleri bir ana kadar açık gözleri doğa kadar genişti Brüka seni gördüm seni yaşadım onlarda sen gibiydi seni görünce anladım
’’Bir ömürlük canım da çok kez sana adandım Yarım kalan her şeyi eksiklerden tamamladım’’
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Hüznün kadınları şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Hüznün kadınları şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
kendinden çok uzak seferi bir yanılgıya lanet taşıyıp dururken ruhu avuçlarının ayasında nasır emziren kadın,ürpermek ve üşümek arasındaki çukurda gömer oruca kesmiş bedenini
ölüm orucunda oluk oluk akan bir damla su oldum kendimden uzak seferlerde yine bendim kendimi sırtımda taşıyan ürpemek ise tüylerimin bir dansı o kadar..
Sessizligin icindeyim cok karanlik bir yerdeyim uzat bana ellerini korkuyorum derin derin nefesim biter sesim yetmez cikmaz sana yollar gunes dogar gunes batar kayip bize yillar sarkisi susarsa bir gun yine baslar kimbilir birgun gunes gene bizim icin dogar..