aidiyet
dünyalıyız dedik
insanız dedik sevgi dedik kardeşlik dedik anlaşma uzlaşma paylaşma dedik halt yedik sırça köşklere çekildiler parsellediler böldüler öldürdüler yediler yediler yediler itiraz edene başkaldırana hain dediler inanmayana gâvur düşünene fikir üretene vur ha vur daracık odalara hapsettiler akılları kilitlediler bayraklar diktiler çarşaf çarşaf hamâsi marşlar bestelediler savaştırdılar dövüştürdüler dönüştürdüler daha neler neler başkaldırana kelepçeler boyun eğene maydanozlu köfteler ne aptalca körüklenen bir tutku ne gereksiz bir kavram damarlarımıza zerkedilen aidiyet yaşamaya gelmiştik güya koskoca evrende şu minicik dünyaya kısmetimize ne çıktı neydi niyet bir avuç hamhalat kurnaz bir sürü hokkabaz düzenbaz rahat yaşasın diye ödenir mi bu diyet? icat edenin gözü çıksın koparıp atıyorum boynumdaki künyeyi aptallığın daniskası kimlik ehliyet mülkiyet ne ırk ne din ne sınır bir şey anlatmıyor bana yaşasın saf insanca duygu yaşasın akıl ve sevgi yaşasın hürriyet nasılsa öleceğiz baş eğik korkak gibi yaşamak ne ki? nasılsa yolcuyuz istemesek te bu kirli haksızca fakirli budalaca zikirli çarpık fikirli düzende ne çıkar zîna ürünü bir velet akıtsa kanımızı kalleşçe bir faşist kurşunla kesilse bilet? elbet ah elbet biz göremesek de ister istemez aydınlık gelecek zifir zikirler alçakça fikirler yenilecek kırılacak zorba bilekler yıkılacak üzerlerine bu çarpık yapı insanın insana kulluğu açılacak özgürlüğe kapanmış kapı sonsuza kadar sürmez bu sancılı nöbet yeter ki aç gözünü insan kardeşim yeter ki kendini farket uyuşturuyor seni bu aidiyet yutma zehirli şekerini yapay kandırmacaların yeniden düşün yeniden masum beynine kazınan kavramları eskiden kendini keşfet kır küçük dar kutuları kır kediler gibi balıklar gibi kuşlar gibi özgürce haykır kır seni çeviren kof duvarları çöz zihnini bağlayan zincirleri yıka benliğini at kirleri terket haydi bileğine kuvvet yüreğine bereket (26 şubat ’07) |