Bozuk Gramofon
o hep ayrılık şiirleri yazardı
bilmeden beni anlatırdı hep hüzzam şarkılar dinlerdi onu ne kadar sevdiğimi bilmezdi gündüzleri sahile koşardı geceleri veranda da şehrin ışıklarına bakardı gramofona Zeki Müren koyardı yüzlerce kez başa sarardı bıkmazdım bilirdim tek dayanağı kara çarşaflara doladığı süt beyazı anılardı karanlık çökerdi sokağa yalnızlığını hüzün kaplardı bazen yağmur yağardı bilirdim yağmurla bir olur ağlardı saçları aktı kimsesizliği kalabalıktı geçmişi bir muamma geleceği kapkaranlıktı açmazdı kimseye içini dile düşürmezdi derdini o susardı ben sustuğu kadarından çıkarırdım çektiğini bazen gözleri uzaklara dalardı tek kelime dahi konuşmazdı belli ki bakışlarından morfin yediği iliklerine dek işleyen bir türlü çekip gidemediği bir hayırsızı vardı yağmur yağardı ruhuna karanlık dolardı bilirdim yağmurla bir olup usul usul ağlardı gramofonda Zeki Müren çalardı tekrar tekrar başa sarardı o yüreğindeki müebbetliğe yanardı ben fırtınalı ruhuna gönüllü cankurtaran olamayışıma o çözümsüz sorunların vatanında heba olurken ben karşılıksız bir aşkın girdabında can çekişirken gramofon gibi takılıp kaldık istemeden....24/04/2016 Can Çalışkan |