YOKLUĞUNUN ON DÖRDÜNCÜ ASRI
Mahrum kaldı çiçekler unuttu açmayı,
Gidişinden beri bilmez güneş doğmayı, Yandı gönüller mahzun kaldı yaşamayı, Yokluğunun tam da on dördüncü asrı. İmanlar kemikleşmişti senle asr-ı saadet, Haddi ile her kez dilenmişti senden medet, Kemale erenler hakla içti elinden şerbet, Yokluğunun tam da on dördüncü asrı. Sen varsın bize sebep, ahir de ve evvelde. Dolaşır aşıkların bil mukabil gönül dilinde. Rahmet için Rahmana ol bizim önümüzde. Unuttuk kulluğu yokluğunun on dördünde. Sevabı bilmeyiz ya günahta yarışır olduk! Nerede avam kabile hep oraya dolduk, Bileni attık bilmeyene ise yoldaş olduk, Şaştık ya Rasul yokluğunun on dördünde |