5
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
870
Okunma
derin çizgileri olan bir sûret
ve karanlığın yatağını bozmuş ay korkuluğu
nasıl da gölgedir birbirlerine
kirli tokalaşmaların
kalın omuzları kucaklar bütün günü
sokakların sırtındaki yarım asırlık kaldırımlar
bırakmaz geçmişi
ayakta duramayan çatılardan
güneş göremeyen pencerelerden sızar gece
uzanır kendi köşesine
bir radyo frekansı ise dağıtır üzerimdeki kara bulutları
içimin sirenleri göğün sessizliğinde yankılanır
kulağımın pası silinir seksenli yılların klasikleri ile
sözlerin kördüğüm olduğu
rafların tozları örtündüğü
eskimiş
ama eskimeyen hatıralardı s/aklayan beni
şimdi ;
gelip gelip yutkunduğum konuşmalarım sus
zamanın kırbacıyla kanayan yaralarım geçmiş
oysa ölçüsü alınmış bir hayattı üzerime giydirilen
muaf’ım . . . !
18/04/2016
eMİNeYZAMAN
11;00
5.0
100% (16)