BEN BENDEN GİTMEDENBen benden gitmeden Yılın ilk ayında ve takvimin ilk yaprağın da Hesap sormadan yalnızlığa Ocak ayında bir dem akşamında çal kapımı Adını bildiğimiz ayların yollarına senle gideyim Geceler uzun olur kış günü bilirsin Dışarıda bembeyaz bir karlara örtünürken bu şehir Odamız da kuzineli bir sobanın ateşinde Unutalım kendimizi Aşk üstüne kelimeleri dökelim gece gözümüzden kayarken Soba üstünde kenarı yanmış kestaneler Ve gözlerimizin molasında Karlar erimeden kapı eşiklerinde Bir demli çayın renginde Gözlerimize söylenmemiş türküler yakalım Ben benden gitmeden Şubat’ın ayazına yakında gelecek cemrelerin hatrına Bırak ellerimiz ellerimizde kalsın kime ne Meğer bizi o yalnızlık yıllarca kandırmış Bekleme gelmez o beklenen diye Mart’ın kazmasını ya yakalım ya toprağa gömelim Kapıdan baktırmadan Nisan’ada çaktırmadan Sen yanımda olunca Sanki baharın kokusu şimdiden genzime kaçıyor uzaktan Zaman su gibi akıyormuş derlerdi de inanmazdım Bak Nisan Gelip çalmış bile kapımızı Artık ağlamak yok sevdiğim Şimdi sıra bizde Bulutların göz yaşlarını seyrederek Yağmurlara bırakalım tüm acılarımızı Bırak’ta gurbetin soğuk yüzünden Toprağımıza rahmetler yağsın sevdanın şerefine Ben benden gitmeden Bir Mayıs sabahına senle koyun koyuna uyanalım Kırlangıçların yuvası da hala bozulmamışken Hercai menekşelerin güzelliğini seyredelim penceremizden Ve sana bahçemizden Ellerimle topladığım papatyalardan taçlar yapayım Güller Laleler dile gelsin güzelliğinden Hazıran akşamlarının ay ışığı Nede güzel düşüyor saçlarına Tara şaçlarını sevdiceğim yıldızlara bakarak tara Yakamozlara en çok senin gölgen yakışır bu aylarda Temmuz’un sıcağında bırak Tenimizin gölgesine sığınalım Bu sevdaya beraber yandıkça yanalım dibine kadar Bak duyuyormusun Uzaklardan binlerce Ağustos böcekleri bir heyecan içinde Ve yakmışlar ateşini Sanki bir sevinç şarkısı çalıyorlar kanatlarında dilinde Gel söyle omuzuma tadını çıkaralım şimdi yıldızların Ben benden gitmeden Bir Eylül sarısı yüzüne deymesin sakın Bırak sonbaharın rengi sadece saçlarında kalsın Bilirim’ki Eylül hüzün verir insana Sen bakma bu Eylül’ün sahtekarlığına Gözlerime bırak kendini Bırak hüzünler dökülen yaprakların arasında kalsın Ekim’in son mahsülünde Bir başak tanesindeki gibi nimetimsin benim Rahmanın hediyesini öpüp seni alnıma koyduğumsun Kasımda ağaçlar soyunurken yaprağından anadan üryan Sen dudağımda sakladığım mahremim Sen helalim ebedim ezelimsin ne boynunu eğdiririm Nede adını kirletirim Aralığın kapısı aralıktır diye sakın gitme sakın Ben senle uslandım senle arındım duruldum Herkes uyukuda iken olurda eğer gidersen Ben benden gitmeden dağa taşa küser kanarım biterim Ayhan’ca Cümleler AYHAN AKDENİZ |
Gönül sesiniz daim olsun harika bir yorum saygılarımla