italik g ü n e şBen tanrı’ya uzaktan akrabayım bayım Elma kokusu saklıyorum sizin için İçimde ki el değmemis bahçede ~~~ Hoyratca sevişen iki başlı bir aşk Gümüş kuyruklu deniz kızları Sahici masallar Gün yüzü görmemiş gerçekler Sızlayan diz yaraları Ne kadar acıyabilirdi bir yara Kaç düş kurusu asılabilirdi mesela Göğsünde ki tüyden çardağa Kaç feslegen kokusu çekmeli içime Kaç bardak içmeliyim senden şifa niyetine Sızlanan bir çocuğa gökyüzünü bağışladım bu sabah Bir orospuya cenneti Bir kediye sıcak süt Bir köpeğe vicdanlı bir sahip Peki ya ben Ben sevgilim Kendimi bağışlayacak bir yer bulamadım senden başka Sahip çıkılmış bir umut Endülüs’ e kadar yayılan avaz Bir dağ eteği kasıklarında ki çiçekleri öpülmüş Bir mavi hava Bir kuş dolusu yastık başımın altında Yalnızlığı öpülmüş bir sokak adamı Çam’ı kesilmiş kozalak Peki ya ben sevgilim Üstelik bu güneşi bol pazar günü Üstelik ben böyle sallanırken çocuklugumun sardunyalı verandasında Kaç tel kirpiğin olduğunu sayarak bir resmin içinde mesela Mesela işte Özlerken böyle asırlarca sızlamış kemigiyle etimin Sen yokken yani kısaca Ah ben Ben var ya Ben Ne güzel de unutamıyorum seni E .Kryl |
Haşşa...
Tövbe deyin
Bu tür söylemler maazallah insanı küfre götürür.