BENİM LİMANIM
Grup al rengini sırtlayıp kaçarken ufuk çizgisinin ötelerine
Saklanıyorum akşamın koynuna kimseler görmeden Ben de... Yıldızların upuzun eteğinin hışırtısında Dalıyorum ışıl ışıl düşlerime usulca Uykuların en huzurlusu hayallerin en görkemlisiyle Belki de… Doğuyor yeni gün yepyeni umutlarla bir kez daha Açıyorum gözlerimi sevinçle Başımın üstünde masmavi gök kubbe Altımda basmaya kıyamadığım çiğ düşmüş toprak Minik bir serçe dolaşıyor saçlarımda zıplayarak Çiçekçi bir kız geçiyor yanı başımdan Elinde kocaman bir çiçek sepeti İnce bilekli çıplak ayakları Kontesleri kıskandıracak kadar güzeldi Simitçi çocuk tam karşıma kuruyor seyyar tablasını Yaptığı kutsal işin görünür kıvancıyla Eski İstanbul kokuyor simitlerin burnumda tüten kokusu Boğuk kalın bir vapur düdüğü içime işliyor inceden inceye Aynı anda yükseliyor martıların sevinç çığlıkları maviliklere İki öğrenci siyah önlük beyaz yakalarıyla Koşuyorlar okullarına el ele oynaya güle Bir sokak çalgıcısı konuşturuyor akordeonu Çav Bella Çav Çav Çav! Melodisiyle… Fötr şapkalı genç bir adam yüksek sesle okuyarak yürüyor Elindeki kitaptan o güzelim şiiri... İki sevgili aşklarını itiraf ediyorlar birbirlerine Elleri ellerinde ayakları kesilmiş yerden besbelli Güneş günü yarılamakta ağır ağır Bir sala sesi duyuluyor uzaklardan Belli ki bir gemi daha kalkıyor Kim bilir hangi limandan Uyanıyorum daldığım uykunun En can alıcı yerinde aniden Kaçıyorum..Kaçıyorum..Kaçıyorum.. Yabancısı olduğum tanımak istemediğim Bütün kötülüklerden... Sığınıyorum kimsenin bilmediği bu hayal limanına Her akşam yeniden... |
Zevkle okunan harika eseri kutlarım saygılarımla