Pencelereleri açma
Uyanıyorum
kan ter içinde sabah mı ? hayır karanlığı yurt edinmiş gibi aklım sahi bugün yokluğunun kaçıncı günü ? takvim yaprakları yerlerde, kopunca can çekişen kuyrukları gibi kertenkelelerin.. pencereye yaklaşıyorum, iyi- itiyorum perdeleri bir sağa bir sola bende açmak istemez miydim pencereleri sonuna kadar- belki de işime en geleni büsbütün kapalı tutmak hem böylesi daha iyi, evet evet hiçbir şeyi açmamak ne çalıp duran telefonu ne de radyoyu televizyonu rakamlar kaçı bulunca durulur ki ölümler hem var mıdır aklınızda bir sayı ? yoksa daha da feci.. beklemek, elleri kolları bağlı uzakta bugün yokluğunun kaçıncı günü hadi konuşsana resimlerin hiç kıpırdamaması ne kadar da korkunç bir şey ? bir koşu sarılamaması ne soğuk ne sıcak bir eşya gibi kalakalıyor insan bir masa veya bir sehpanın üzerinde sahi bugün yokluğunun kaçıncı ayı hiçbir randevuya geç kalmazdım bunu en iyi sen bilirdin hatta satler öncesinden yolunu gözlediğim olmuştur çoğu zaman bunları sana hiç anlatmadım hele uzaktan öyle gelişini izlemek yok muydu öylece kaldırımlara ince ince dökülüşün nisan yağmurları gibi ne olur bağışla beni belki de ilk defa geç kaldım nerden bilebilirdim ki, bu defa benden önce davranacağını ve nerden bilebilirdim ki, bir intihar bombacısının kendini patlatacağını buluşacağımız yere yakın... olay yeri hala gözlerimin önünde ve adlı tıp önünde bekleyen aileler ne ekmeğin tadı kaldı inan, nede suyun musluğu açıyorum kan akıyor, kıpkırmızı kan kapanmıyor da üstelik dolaptan insan uzuvları dökülüyor birbirine karışık her açışımda kusuyorum olduğum yere bu kaçıncı, belki hergün, belki ara ara |
Kalemin yüreğin susmasın
______________________________Selamlar