Suriye, savaş, uçak, bomba,
Güç, iktidar,ulus, devlet,
Avrupa’sı, Rusya’sı, Türkiye’si
O haklıdır, şu haksız
Neme lazım, kahve dolu
Kapıda iki çocuk biri büyük, biri küçük.
Küçük tedirgin.
Elini yarım açmış büyük,tombiş,
Kendini acındırmayacak kadar gururlu,
Sesi kısık feryadı içinde,
Kardeşi yanında, küçük ,sıska ve masum,

Kapı kapalı, hafif yağmur, millet içerde sıcak,
Girdiler içeri,
Dilinde iki sözcük “Suriye, Allah…”
Fırtına içerde asıl, soğuk içerde
Gözlerde yağmur, ha yağdı ha yağacak.
İki lira uzattım,
İki liralık sevdim küçüğü,
Buz gibi yanağı,
İki lirayla avuttum yüreğimi
Bir kez baktı gözlerime büyük, çare sizsiniz,
Ve bir kez baktım gözlerine küçüğün, çaresizim.
Bulamadım yerin dibini bir an, giremedim içine,
Büyük, zeki, yiğit, okumuş halim ufaldı, ufaldım.
Ne büyütmüşüm kendimi kendimde
Meğer ne çok ben varmış kahvede,
Bir lira, iki lira, üç lira…

Kapı kapalı, hafif yağmur, millet içerde sıcak,
İki çocuk kapı önünde biri büyük, tombiş
Birİ küçük, sıska, masum
Kahve kalabalık tavan yapmış muhabbet,
Hava soğuk, yağmur kapıda,
Girdiler içeri,
Gözlerinde masum bir öfke, sesinde “Suriye, baba öldü.”
Sanki bana öfkesi, elini sıkıyor küçük, ürkek
Bir kez daha baktı gözlerime ümit sizsiniz,
Ve son kez baktım gözlerine ümitsizim.
Ben mi acınasıyım onlar mı
Neyse ki iki lira etti vicdanımın sesi,
İki liraya susturdum.
Ucuza kapattım vesselam.

Kapıda iki kuzu, biri büyük ve tombiş,
Biri küçük, sıska ve masum.
Dilenin kuzular biz utanmadık insanlıktan,
Siz utanmayın,
siz iki kuzu, günahsız…
MESUT AKÇA