Burcumla Vurdum
Hurucumla çıktım
Burcumla vurdum Bizim izan bilmez fakirlikti kaderimiz Ve dahi cehaleti imanımız Mücadelesi, bunları yetinemez gibi Acıkınca burcunu yiyor Yatınca burcunu üzerine örtüyor Dışarı çıkarken burcunu takıp takıştırıyor Burcunu sürüp sürüştürüyordu Burcu akıl, aklı da; burcu olmuştu Kovayken belli ki başımıza teraziden düşmüştüler Toplumsal süreci; Camiyi ahır yaptılar söylemiyle anlıyor ve anlatıyorlar Vatanı; hamasetle savunup, savunduruyorlar Dış işleri; kardeşlik, akrabalık, mezhep üzerinde Allahlık Oysa sömürünün, sömürülmenin sosyal itesi yoktu İşsiz bırakıp Gazozuna ilaç katıp Sokakta tecavüz ettiğimiz de kardeş ve mezhepselimizdi Kem talihim, kara bağrım Belli ki tilki görünümlü, öküz burcundandık Dün inayetti, bugün aciziyet Önceki gün faili meçhuldü bu gün cinayet Üç gün öncesini hatırlamıyordu Hafıza hafıza değil kayıp bürosu Büyük gözlerle anlamlı bakışla öküz öküz Bir anı yakalamış seviyor diyordu tüyosu Açık açık ki burcu balıktı Bin beş yüz sene öncesinde kalıktı Konuşuyordu ama burada değildi, alık alıktı Sorup burcuyla evleniyordu Zekâ keskinliği büyüyor bununla devleniyordu Aslan kükrer, kedi miyavlar Gönlünce, karşı gönülleri tavlar Zanneder ki bunlarla iyi gider havalar Koç meler, köpek havlar İpe sapa gelmez, ahmakça savlar Astrolojim, falım; patolojim olur çalım çalım Burçtan derdi kazarken kuyu, buydu huyu Akrebin kuyruk titretmesi, belli ki yılan sokmasındandı |