Kanmaktır Aşk
İlk temasta ilk görüşmede ilk konuşmada
Yüreğin kıpırdanmalı, aklın fırlamalı Bu hisler oluşmazsa bil ki... Zamanla ve tanımakla aşkı yaşıyamazsın Sıradan bir beraberlik yaşıyarak aşık olduğunu düşünürsün Aşk; zamana hükümlü değildir Anlamak aşktan sonra gelir Çünkü anlamadan bilmeden aşık olursun Aşkı yaşayarak tanımaya başlarsın Mesela papatyaları seversin o aşktır Deniz gibi, yağmur gibi, doğa gibi. Onun sana aşık olup olmadığını bilmedigin halde sevmektir aşk Tanımadan dokunmadan hissetmektir aşk Sonra yaşamaya başlarsın yanmaktan korkmazsın Cesaretin artar üstüne titrerek sarılırsın aşkına Çünkü aşk insarların ruhlarında gizli bir cehverdir Uyuyan bir his, sessiz bir duygu, derin bir haykırıştır O cevheri keşfeden ruha aşık olunur O ruh; yaşa, saça, şekile, geçmişe bakmaz Aşk; ruh ikizini bulmuşken dışarı çıkmak ister Yürekten yüreğe dolanan hasretle özgürleşircesine Her ne pahasına olursa olsun... Hisederek yaşamak, görmek, duymak, işitmek ister. Bazen nefes aldığını bilmek bile yeterli gelir Öyle masallarda ki, mutlu sonlara Geçmişin olumsuzlaşmış aşklarına bakmaz Aşk akmaktır, coşmaktır, tutulmaktır Akıl, fikir, zikir aşkın hislerindendir İşte aşk bu kadar sebebli ve bu kadar derinlik gerektirir Birazda saçmalıktır uçurumdan atlamak gibi Aşk cesarettir bir serçenin göz yaşı gibidir Aşk umuttur kelebeklerin çiftleşmesi gibidir Çünkü aşk tanı değil kanıdır Tanımadan kanarak, kanıyarak tutulursun Turgay Parlakyıldız |