Tanıtım Yazısı
Ahmet Aydın; 1992 senesinde Kars’ın Arpaçay ilçesinin Taşlıağıl Köyü’nde dünyaya geldi. İlk ve ortaöğretimini ilçede, Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’nda gördü. Liseyi sırayla Bursa Orhaneli Lisesi ve BTSO Hüseyin Sungur Lisesi’nde bitirdi. 2014 yılı itibari ile Karadeniz Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’ne başlayıp 2018 yılında da mezun oldu. Ahmet Aydın, ilk olarak 2000’li yılların başında, henüz çocuk denebilecek yaşta yazmaya başladı. İlk olarak şiir ile başlamış olsa da kısa öykü, öykü, kitap incelemeleri, film-dizi incelemeleri alanlarında da yazmaktadır. Şiir, kısa öykü ve kitap incelemeleri alanında kaleme aldığı eserler halihazırda birçok edebi mecrada beğeni ve ilgi ile yayınlanmaktadır.
Dedem vefat etti. Cenazesini defnettik. 2 gün sonra babam ortadan kayboldu. Bir haftası doldu babam yok. Kırkı çıktı babam hala ortalıklarda yok. Aslında benim açımdan hiçbir problem yoktu. Babamın yokluğu en çok beni mutlu diyordu. En çok beni huzurlu kılıyordu. Yüzüm gülmeye başlamıştı. Damla, Lina ve Ahsen babamı özlüyordu soruyordu ama kusura bakmasın kimse. Bu saatten sonra babamın gelmesini isteyecek kadar enayi değilim. O yokken ben daha iyiyim. Annem daha iyi. Ölmedikçe sorun yok. Ölseydi de muhakkak haberi gelirdi.Heidegger, insanın iki farklı biçimde var olduğu görüşündedir. Var oluşun “dalgınlık” ve “farkındalık” durumu. Gündelik hayatın olağan akışı, alçalan bir düzey, rastgele konuşmalar, atışmalarla ötekilerin dünyasında kaybolan benlik “dalgınlık” durumunun özetidir.“Farkındalık” durumunda ise önemli olan nokta “nasıl olduğu” değil “olmakta olması” durumudur. Yine Heidegger’in modellemesine göre “otantik” yaşayan bir birey kendisini durumsal ve kurgusal olarak var etmiş ve daha önemlisi var etmekte olduğunun farkındadır. Sınırlarını ve imkânlarını olabildiğince genişletmeye çalışır. Bu her anlamda bir genişleme olabilir. Bu durumun risklerini de gözetir. Bu risklerle yüzleşmenin, yaşamanın anksiyetesini de yaşar. Ama şunu da göz ardı etmez. Ancak böyle bir var oluş içerisinde kendini değiştirme gücünü bulur.
Dedem vefat etti. Cenazesini defnettik. 2 gün sonra babam ortadan kayboldu. Bir haftası doldu babam yok. Kırkı çıktı babam hala ortalıklarda yok. Aslında benim açımdan hiçbir problem yoktu. Babamın yokluğu en çok beni mutlu diyordu. En çok beni huzurlu kılıyordu. Yüzüm gülmeye başlamıştı. Damla, Lina ve Ahsen babamı özlüyordu soruyordu ama kusura bakmasın kimse. Bu saatten sonra babamın gelmesini isteyecek kadar enayi değilim. O yokken ben daha iyiyim. Annem daha iyi. Ölmedikçe sorun yok. Ölseydi de muhakkak haberi gelirdi.Heidegger, insanın iki farklı biçimde var olduğu görüşündedir. Var oluşun “dalgınlık” ve “farkındalık” durumu. Gündelik hayatın olağan akışı, alçalan bir düzey, rastgele konuşmalar, atışmalarla ötekilerin dünyasında kaybolan benlik “dalgınlık” durumunun özetidir.“Farkındalık” durumunda ise önemli olan nokta “nasıl olduğu” değil “olmakta olması” durumudur. Yine Heidegger’in modellemesine göre “otantik” yaşayan bir birey kendisini durumsal ve kurgusal olarak var etmiş ve daha önemlisi var etmekte olduğunun farkındadır. Sınırlarını ve imkânlarını olabildiğince genişletmeye çalışır. Bu her anlamda bir genişleme olabilir. Bu durumun risklerini de gözetir. Bu risklerle yüzleşmenin, yaşamanın anksiyetesini de yaşar. Ama şunu da göz ardı etmez. Ancak böyle bir var oluş içerisinde kendini değiştirme gücünü bulur.
daha fazla
Yazar: Ahmet Aydın
Yayınevi: Odessa Yayınevi
ISBN: 9786256877078
Sayfa: 215s.
Boyut: Roman
Kapak: Ciltsiz
Tarih: 2023
Kağıt Tipi: 2. Hamur