Tanıtım Yazısı
Sana ses vermeyen her rüzgârı kovdum esimden
Dili gül yangını bülbül gibi ürktüm sesimden
Gönül aşktan yana sergerde olup yağmalandı
Kılı kırk yardı felek kırklarla korktum nefsimden
Ağlasam gözyaşımın karları kavrar mı Muhsin
Bedeninden yayılan gül gibi çıksan resimden
Bu ne müthiş merasimdir ki, bütün herkes fağfur
Müşterek bir seda yükseldi hemen her kesimden
Yine yaptın yakışan buydu evet birliğin kut
Komşusun ol hem Sultanın, hem muaf ol rüsumdan
Peki biz şimdi ne yapsak nasıl etsek ne dersin
Kime başkan diyelim hangi kuşaktan isimden
Şehsuvar hiç seni terk etmedi koy ben de gelsem
Kime dünya kalır, kalsın, taç yapsak senle simden…
Yazıcıoğlu’nun Sivas’ın Elmalı Köyü’nde başlayan, davalarla, darbelerle, C-5 hücresiyle ve işkencelerle devam eden, sonrasında meclis koridorlarına uzanan ve Kahramanmaraş’ın karlı bir dağında son bulan, anılarla, şüphelerle, hüzünle ve ibretle dolu hikâyesi…
Muhsin Yazıcıoğlu, Türkiye’nin son çeyrek yüzyıllık toplumsal-siyasal tarihinin en önemli aktörlerindendi. Onun bütün ömrünü “Anadolu delikanlısı” tabirinin terkibi olarak görmek mümkündür… İlk gençlik yıllarından itibaren kendisini siyasi bir gerilim ortamında bulan Yazıcıoğlu, muhafazakâr bir aile çevresinden geliyordu. Son derece metanetli ve sebatkâr bir yapıya sahip oluşu sebebiyle siyasi inançlarına sımsıkı sarılmıştı. Liseden sonraki durağı Ankara idi. Veterinerlik Fakültesi’ni bitirdi. Taceddin Dergâhı’nda mukim, aşığı olduğu Mehmet Akif Ersoy’a hem meslektaş hem de ölümünde komşu olacaktı. 12 Eylül darbesi sonrası Mamak zindanlarını, Anka kuşu misali küllerinden doğma fırsatı olarak değerlendirmiş, zihin reformu yaparak düşünce planında madden, tasavvufi terbiyeyle de manen olgunlaşma medresesine çevirmeyi başarabilmiştir. Onun değerini asıl pekiştiren süreç 28 Şubat’tır; oradaki dik duruşu, ilkeli ve ödünsüz tutumudur. “Namlusunu millete çevirenlere selam durmam” sözü, yakın siyasal tarihimize bir onur nişanesi olarak geçmiştir. O, Türk siyasal yaşamındaki “milliyetçi” damarın diğerlerine göre daha demokratik bir devlet algısına sahip, sosyal adaletçi niteliği daha baskın boyutunu temsil ediyordu.
Yazıcıoğlu’nun elli beş yıllık dünya hayatı noktalandı. “Muhsin Başkan” kitabı, Yazıcıoğlu’nun aramızdan ayrılmasından sonra, onun hatırasına hazırlandı. Söz uçar yazı kalır, derler. Yaşadığı günlerde onun kıymetinin ve anlamının çok fazla bilindiği söylenemez. Ne var ki vefatının hemen ardından farklı siyasi çevrelerden, farklı dünya görüşünden yüzlerce insan kaleme sarıldı ve içindeki üzüntüyü dile getirdi. Muhsin Bey’in ilkeli duruşuna, siyasi basiretine, insanlığına, erdemine, ahlakına ilişkin konuşmaya, yazmaya başladı. Muhsin Başkan, bir anlamda modern zamanlarda hayli aşınmış olan siyasi ahlakın, bu ahlaka duyulan ihtiyacın dile gelmesine vesile oldu.
Kitapta, Muhsin Başkan’la yol arkadaşlığı yapmış birçok kıymetli insanın düşüncelerini bulacaksınız. Şiirlerini, yaşamının kamuoyunca fazla bilinmeyen bazı ayrıntılarını öğreneceksiniz. Kaza ile ilgili kuşkusu olanların dikkatlerimize sunduğu bazı sorularla karşılaşacaksınız. En önemlisi de dostluğu ve sevgisi yaşarken farkında olunmayan bir siyasetçinin, bir gönül adamının ölümüyle birlikte toplumu nasıl daha ahlaklı, daha vicdanlı ve daha ilkeli olmaya çağırdığını göreceksiniz…
Dili gül yangını bülbül gibi ürktüm sesimden
Gönül aşktan yana sergerde olup yağmalandı
Kılı kırk yardı felek kırklarla korktum nefsimden
Ağlasam gözyaşımın karları kavrar mı Muhsin
Bedeninden yayılan gül gibi çıksan resimden
Bu ne müthiş merasimdir ki, bütün herkes fağfur
Müşterek bir seda yükseldi hemen her kesimden
Yine yaptın yakışan buydu evet birliğin kut
Komşusun ol hem Sultanın, hem muaf ol rüsumdan
Peki biz şimdi ne yapsak nasıl etsek ne dersin
Kime başkan diyelim hangi kuşaktan isimden
Şehsuvar hiç seni terk etmedi koy ben de gelsem
Kime dünya kalır, kalsın, taç yapsak senle simden…
Yazıcıoğlu’nun Sivas’ın Elmalı Köyü’nde başlayan, davalarla, darbelerle, C-5 hücresiyle ve işkencelerle devam eden, sonrasında meclis koridorlarına uzanan ve Kahramanmaraş’ın karlı bir dağında son bulan, anılarla, şüphelerle, hüzünle ve ibretle dolu hikâyesi…
Muhsin Yazıcıoğlu, Türkiye’nin son çeyrek yüzyıllık toplumsal-siyasal tarihinin en önemli aktörlerindendi. Onun bütün ömrünü “Anadolu delikanlısı” tabirinin terkibi olarak görmek mümkündür… İlk gençlik yıllarından itibaren kendisini siyasi bir gerilim ortamında bulan Yazıcıoğlu, muhafazakâr bir aile çevresinden geliyordu. Son derece metanetli ve sebatkâr bir yapıya sahip oluşu sebebiyle siyasi inançlarına sımsıkı sarılmıştı. Liseden sonraki durağı Ankara idi. Veterinerlik Fakültesi’ni bitirdi. Taceddin Dergâhı’nda mukim, aşığı olduğu Mehmet Akif Ersoy’a hem meslektaş hem de ölümünde komşu olacaktı. 12 Eylül darbesi sonrası Mamak zindanlarını, Anka kuşu misali küllerinden doğma fırsatı olarak değerlendirmiş, zihin reformu yaparak düşünce planında madden, tasavvufi terbiyeyle de manen olgunlaşma medresesine çevirmeyi başarabilmiştir. Onun değerini asıl pekiştiren süreç 28 Şubat’tır; oradaki dik duruşu, ilkeli ve ödünsüz tutumudur. “Namlusunu millete çevirenlere selam durmam” sözü, yakın siyasal tarihimize bir onur nişanesi olarak geçmiştir. O, Türk siyasal yaşamındaki “milliyetçi” damarın diğerlerine göre daha demokratik bir devlet algısına sahip, sosyal adaletçi niteliği daha baskın boyutunu temsil ediyordu.
Yazıcıoğlu’nun elli beş yıllık dünya hayatı noktalandı. “Muhsin Başkan” kitabı, Yazıcıoğlu’nun aramızdan ayrılmasından sonra, onun hatırasına hazırlandı. Söz uçar yazı kalır, derler. Yaşadığı günlerde onun kıymetinin ve anlamının çok fazla bilindiği söylenemez. Ne var ki vefatının hemen ardından farklı siyasi çevrelerden, farklı dünya görüşünden yüzlerce insan kaleme sarıldı ve içindeki üzüntüyü dile getirdi. Muhsin Bey’in ilkeli duruşuna, siyasi basiretine, insanlığına, erdemine, ahlakına ilişkin konuşmaya, yazmaya başladı. Muhsin Başkan, bir anlamda modern zamanlarda hayli aşınmış olan siyasi ahlakın, bu ahlaka duyulan ihtiyacın dile gelmesine vesile oldu.
Kitapta, Muhsin Başkan’la yol arkadaşlığı yapmış birçok kıymetli insanın düşüncelerini bulacaksınız. Şiirlerini, yaşamının kamuoyunca fazla bilinmeyen bazı ayrıntılarını öğreneceksiniz. Kaza ile ilgili kuşkusu olanların dikkatlerimize sunduğu bazı sorularla karşılaşacaksınız. En önemlisi de dostluğu ve sevgisi yaşarken farkında olunmayan bir siyasetçinin, bir gönül adamının ölümüyle birlikte toplumu nasıl daha ahlaklı, daha vicdanlı ve daha ilkeli olmaya çağırdığını göreceksiniz…
daha fazla
Yazar: Sadık Yalsızuçanlar
Yayınevi: Timaş Yayınları
ISBN: 9789752639898
Sayfa: 192s.
Boyut: 13,5 x 19,5 cm
Kapak:
Tarih: 2010
Kağıt Tipi:
İncelemeler ve Yorumlar
13,5 x 19,5 cm kitabı hakkında sen ne düşünüyorsun?