Tanıtım Yazısı
Martin Heidegger’ın derlediği Edmund Husserl’in “İçsel Zaman Bilincinin Fenomenolojisi Üzerine” adlı kitabı Avesta yayınları arasında çıktı. Metabole dizisinde çıkan kitabı Mesut Keskin Almancadan Türkçeye çevirdi.
Fenomenolojinin kurucusu Edmund Husserl’in İçsel Zaman Bilincinin Fenomenolojisine ilişkin bilimsel ve felsefi araştırmaları, kendi kronolojik devamında şeylerin durumu ve tarihteki hareketleri açısından, fenomenolojinin temellendirilmesi için nihai adımları oluşturur. Fenomenolojinin en zor konularının başında gelen zaman bilinci, tüm bilinç yapılarında ve biçimlerinde varsayılmış olduğundan, en fundamental bilinçtir. Bilinç yapılarının fenomenolojik tasviri ise bu zorlu sorun alanını aşmayı dener, öyle ki bir yandan süre, ses süresi, zamansal olup bitme gibi zaman objelerinin kavranışının olanağına ilişkin soruyla objektif bir yönelime ve diğer yandan da zamansallaştıran, tüm zamansal görünüşü kuran mutlak sübjektivite olarak bilinci gösterip bilinç akışını işlediğinden, sübjektif bir yönelime sahiptir. Bu meşhur çalışmanın redaksiyonunu Edith Stein üstlendi ve metin Martin Heidegger tarafından “Jahrbuch für Philosophie und phänomenologische Forschung“ (1928) adlı yıllık için yayıma hazırlandı ki bu edisyon, 1910 yılına kadar olan Husserl el yazmalarından ibarettir. Bu metinlerle Husserl, zaman bilincinin tahlilinin fenomenolojik yöntemini tüm kesinliği ve sıkı duruşuyla uygulama imkanı sunarken, fenomenolojik indirgemenin ve yönelimselliğin temel kavramlarına girişir. Bu girişmenin önemi ancak, bir ontoloğun, hermeneutikçinin, bir ‘başka başlangıç’ düşünürünün ya da işte Fenomenoloji Hareketinin diğer amansız öncüsünün sözleriyle dile gelebilir:
“Elinizdeki araştırmanın baştan sona konusu, saf bir duyuş Verisinin zamansal kurulması ve ‘fenomenolojik zaman’ın böyle bir kurulmaya temel oluşturan kendi-kurulmasıdır. Ayrıca zaman bilincinin yönelimsel karakterinin ortaya çıkarılması ve genel olarak yönelimselliğin artan temelden açıklanışı belirleyicidir. Tekil tahlillerin kendine has bir içeriği hariç bu bile, elinizdeki incelemeleri, yönelimselliğin, “Mantık Araştırmaları”nda ilk defa girişilen, ilkesel açıklığının kaçınılmaz tamamlanması haline getirir. Bugün dahi yönelimsellik ifadesi, bir parola değildir, aksine merkezi bir sorunun başlığıdır.”
- Martin Heidegger
Fenomenolojinin kurucusu Edmund Husserl’in İçsel Zaman Bilincinin Fenomenolojisine ilişkin bilimsel ve felsefi araştırmaları, kendi kronolojik devamında şeylerin durumu ve tarihteki hareketleri açısından, fenomenolojinin temellendirilmesi için nihai adımları oluşturur. Fenomenolojinin en zor konularının başında gelen zaman bilinci, tüm bilinç yapılarında ve biçimlerinde varsayılmış olduğundan, en fundamental bilinçtir. Bilinç yapılarının fenomenolojik tasviri ise bu zorlu sorun alanını aşmayı dener, öyle ki bir yandan süre, ses süresi, zamansal olup bitme gibi zaman objelerinin kavranışının olanağına ilişkin soruyla objektif bir yönelime ve diğer yandan da zamansallaştıran, tüm zamansal görünüşü kuran mutlak sübjektivite olarak bilinci gösterip bilinç akışını işlediğinden, sübjektif bir yönelime sahiptir. Bu meşhur çalışmanın redaksiyonunu Edith Stein üstlendi ve metin Martin Heidegger tarafından “Jahrbuch für Philosophie und phänomenologische Forschung“ (1928) adlı yıllık için yayıma hazırlandı ki bu edisyon, 1910 yılına kadar olan Husserl el yazmalarından ibarettir. Bu metinlerle Husserl, zaman bilincinin tahlilinin fenomenolojik yöntemini tüm kesinliği ve sıkı duruşuyla uygulama imkanı sunarken, fenomenolojik indirgemenin ve yönelimselliğin temel kavramlarına girişir. Bu girişmenin önemi ancak, bir ontoloğun, hermeneutikçinin, bir ‘başka başlangıç’ düşünürünün ya da işte Fenomenoloji Hareketinin diğer amansız öncüsünün sözleriyle dile gelebilir:
“Elinizdeki araştırmanın baştan sona konusu, saf bir duyuş Verisinin zamansal kurulması ve ‘fenomenolojik zaman’ın böyle bir kurulmaya temel oluşturan kendi-kurulmasıdır. Ayrıca zaman bilincinin yönelimsel karakterinin ortaya çıkarılması ve genel olarak yönelimselliğin artan temelden açıklanışı belirleyicidir. Tekil tahlillerin kendine has bir içeriği hariç bu bile, elinizdeki incelemeleri, yönelimselliğin, “Mantık Araştırmaları”nda ilk defa girişilen, ilkesel açıklığının kaçınılmaz tamamlanması haline getirir. Bugün dahi yönelimsellik ifadesi, bir parola değildir, aksine merkezi bir sorunun başlığıdır.”
- Martin Heidegger
daha fazla
Yazar: Edmund Husserl
Yayınevi: Avesta Yayınları
ISBN: 9786055279622
Sayfa: 208s.
Boyut: 13x19,5
Kapak: Ciltsiz
Tarih: 2015
Kağıt Tipi: 2. Hamur