Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için, dünyadakiler birbirini kırıp geçiriyorlar. imam gazali
Yedi Yaman'ın Güneşi Roman Hüseyin TURHAL
Yedi Yaman'ın Güneşi Adıyaman. Tütünün ve Nemrut Dağı'nın katı kurallarıyla yönetilen, gençlerin hayallerinin birer birer karardığı yer. Bu topraklarda iki tür insan vardır: Geleneksel düzeni koruyan...
16. Bölüm

BÖLÜM 14: YEDİ YAMAN'IN GÜNEŞİ

13 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
BÖLÜM 14: YEDİ YAMAN'IN GÜNEŞİ
Beş yıl geçmişti.
Yedi Yaman Kooperatifi’nin binası, artık sadece bir atölye değil, yüzlerce metrekarelik, modern bir üretim ve pazarlama merkeziydi. Tabela, parlıyordu. Kooperatif, yüzlerce genci istihdam eden, tütün tekelini kıran ulusal bir markaya dönüşmüştü.
Ayşegül Yaman, ofisinde, elinde uluslararası bir ticaret anlaşmasıyla, telefonda akıcı İngilizcesiyle konuşuyordu. Gözlerinde, beş yıl önceki isyankâr ışıltı, şimdi sağlam bir liderlik kararlılığına dönüşmüştü.
Hasan, eşinin elini tuttu. "Zeytinyağı, bu yıl Almanya'ya ihraç ediliyor. Koçero'nun tütün işi, yasallık sorunları yüzünden çökmek üzere. Biz, onun kurallarını altüst ettik."
Şehir merkezindeki bir büroda, Avukat Fatma Yaman, masasının başında oturuyordu. Masasının üstünde Abuzer'in ilk albümünün CD'si de duruyordu.
Kapı çalındı. İçeriye, beş yıl önce Abuzer'i evinden kovan, yüzü yılların yorgunluğunu taşıyan Abuzer'in babası girdi.
"Avukat Hanım," dedi yaşlı adam, sesi saygılıydı. "Bizim tarlanın yasal sorunu var, Koçero bizi dolandırmış. Oğlumuz, sizin çok iyi olduğunuzu söyledi, size geldik."
Fatma gülümsedi. "Hoş geldiniz," dedi Fatma, sakince. "Yedi Yaman Kooperatifi'nin hukuki danışmanı olarak, sizi dinlemeye hazırım. Oğlunuz, benim en güvendiğim insandır."
Bu, Fatma’nın hem Abuzer'le olan geleceğini hem de ailesiyle olan geçmişini onaran nihai zaferiydi.
Akşam, Adıyaman’ın en büyük meydanı, Abuzer'in ilk büyük açık hava konseri için dolup taşıyordu. Abuzer, sahnede tanınan bir sanatçı olarak, bağlamasını eline aldı ve kalabalığa baktı.
"Bu türkü," dedi Abuzer, mikrofonu tutarken. "Beş yıl önce, bir tütün tarlasından kaçan, bir hukuk öğrencisinin sınavına destek olmak için yazıldı. Bu, bizim, bu topraklara olan aşkımızın ve isyanımızın türküsüdür."
Abuzer, meşhur **"Yaman'ın Kalbine Mektup"**u çalmaya başladı. O anda, Fatma, Hasan ve Ayşegül, sahnenin hemen önünde, el ele tutuşmuş, onu dinliyorlardı.
Konserin ardından, gece yarısı, dört arkadaş Kooperatif binasının çatısına çıktı. Aşağıda, aydınlık Adıyaman şehri uzanıyordu.
"Şu ışıklara bakın," dedi Hasan. "Bu ışıklar, artık bizim ışığımız. Eskiden sadece tütün tarlaları vardı."
Ayşegül, Abuzer'in koluna girdi. "Biz, bir yıl önce Nemrut'tan bakarken geleceği görüyorduk. Şimdi ise, geleceği yarattığımızı görüyoruz."
Fatma, Abuzer'e döndü. "Cevabı buldum. Güneş, coğrafi bir yer değilmiş. Güneş, bir araya gelen ve hayallerinden vazgeçmeyen dört yürekmiş."
Abuzer, gülümsedi. "Adıyaman zorlu bir yerdi," diye fısıldadı Abuzer. "Yedi Yaman'ın gölgesi ağırdı. Ama biz, Yedi Yaman'ın Güneşi olduk."
Dördü, omuz omuza, yarattıkları umut dolu, aydınlık şehre baktılar. Roman, umut ve zaferle sona erdi.
SON
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL