Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
SAHRA'NIN UYANIŞI ve YÜKSELİŞİ: M.S. 8000 - M.Ö. 5000
Sahra Çölü, bugün dünyanın en kurak ve geniş çöl alanlarından biridir; ancak yaklaşık 15.000 ila 5.000 yıl önce bu topraklar göllerle dolu, otlaklarla kaplı ve yaşamla iç içe bir ekosisteme sahipti. B...
50. Bölüm

6: Piramit Projesi (M.Ö. 3096)

35 Okuyucu
1 Beğeni
0 Yorum
Bölüm 6: Piramit Projesi (M.Ö. 3096)

6.1. KRALIN EMRİ

Karmen, Kayıtlar Salonu’nun taş spiral sütunları arasında ilerlediğinde, bilginler, mimarlar, ustalar, gökleri gözleyenler, demir dövenler ve rahipler onu saygıyla selamladılar. Kral, yüksek kürsüye çıkıp sessizliği bozdu:
“Ey Bilginin Yazıcıları, Taşın Dilini Çözenler, Demiri Eritenler, Yıldızlara Bakanlar!
Yeryüzü bana itaat etti; nehirler önümde eğildi, çöl bana yol verdi. Ama hâlâ eksik olan bir şey var: göğe yükselmenin sırrı.
Hakikat yalnızca topraktan bakarak anlaşılamaz. Zira hakikat, yalnızca yeryüzünde değil, göğün katmanlarında gizlenmiş olabilir. Yerin ve göğün sınırlarını aşmak zorundayız.
Ben Kemet'in efendisi olarak buyuruyorum. Krallığımın ve iktidarımın ötesine geçerek, gökyüzüne ve ötesine erişme arzumun ciddiyetle ele alınmasını talep ediyorum.
Ey bilgelik erbabı, kutsal geometri ustaları, ritüel mühendisleri! Artık göreviniz, benim semaya yükselişimi mümkün kılacak araçları tasarlamaktır.
Merdivenler inşa edin, kuleler yükseltin. Eğer bu yapılar beni göğe taşıyamazsa, o hâlde rüzgârı eğitin, bulutları yönlendirin. Beni bulutların ötesine ulaştıracak her yolu düşünün ve bunun mimarisini kurun.”

Kralın sözleri, salonun taş duvarlarında yankılandı. Ardından derin bir sessizlik çöktü. Rahipler arasında fısıltılar dolaşmaya başladı; Başrahip Neshem: "Göğe çıkmak mı? Ama o, tanrıların alanı..."

Bilginlerden bazıları yıldız haritalarını açtı, bazıları eski papirüsleri inceledi. Aylar süren tartışma ve hesaplamalardan sonra, karar verdiler.


6.2. PİRAMİT PROJESİ SUNUMU

Karmen, Kayıtlar Salonu’nun loş ışığında, taş spiral sütunların gölgeleri arasında ilerledi. Duvarlardaki hiyeroglifler, meşalelerin titrek alevlerinde sanki canlanıyordu. Bilginlerin kaftanları hışırdıyor, rahiplerin alınlarındaki ter, kralın keskin bakışları altında parlıyordu.
Karmen, salonun ortasında görkemli tahtında oturdu. Önündeki bilginler, mimarlar ve ustalar büyük bir parşömen açıp hazırladıkları projeyi sunmaya hazırlandılar.
Kralın huzuruna büyük bir parşömen serildi:
Başbilgin Enlil-Hotep titreyerek öne çıktı, parşömeni tutan elleri titriyordu:
“Ey büyük Karmen! Sana göğe çıkmanın yolunu getirdik. Ne merdiven, ne de rüzgar. İşte çözüm: Piramid!"

Karmen (keskin bir sesle):
“Dinleyin beni iyi. Göğe çıkmak istiyorum. Ama önce sorun şu: Bu piramit ki ona ‘göğe erişim merdiveni’ bile diyemem, nasıl yapılacak? Taşları nereden bulacaksınız? Nasıl taşıyacaksınız? Nasıl dizeceksiniz? Her ayrıntıyı, her adımı bilmek istiyorum. Başlayın.”

Bilgin, parşömeni göğsüne bastırarak biraz daha yaklaştı; alnındaki ter damlaları, meşalenin ışığında parıldıyordu.
Karmen:
"Taşların Kaynağı nereden?"

Bilgin:
"Büyük blok taşların çoğu, piramitin hemen güneyindeki taş ocaklarından sağlanacak. Dış yüzeydeki beyaz, parlak kireçtaşı ise Tura bölgesinden, Nil aracılığıyla gemilerle getirilecek."

Karmen:
"Zemini hazırlama ve ölçümleri nasıl yapacaksınız?"

Bilgin:
“Temel zemin düzleştirilecek; su dolu hendekler ya da basit tesviye araçlarıyla zemin seviyeye getirilecek. Ölçümler, kral dirseğinin uzunluğu olan 'royal cubit' çubuklarla; kongruent kare düzlem yapılacak, yıldız gözlemleriyle yön tayini sağlanacak.”

Karmen:
"İşçileri nereden temin edeceksiniz?"

Bilgin:
“Piramitler köle emeğiyle değil, maaşla ya da vergi karşılığı hizmet eden uzman işçiler tarafından inşa edilecek. Bu onun kutsal olmasını sağlayacak.”

Karmen, bilginleri yanına çağırır, taşların taşınması ve dizilmesini sorar:
Karmen:
“Peki… taşlar nasıl taşınacak? Bana ayrıntısıyla anlatın."

Bilginlerden biri öne çıktı, tereddütle parşömene eğildi ve konuştu:
Bilgin:
“Efendim… Taş blokların köşeli ve hareketsiz hâliyle taşınmaları imkânsızdır. Taşın etrafına kalın kütükler bağlanır; kütükler, taşın köşelerini yuvarlaklaştırarak bir halka gibi sarar. Böylece taş, yuvarlanarak top gibi döner hâle gelir.”

Karmen (gülerek):
“Tahtalar mı? Yani taşları etrafına sardığınız tahtalarla yuvarlayacaksınız. Yuvarlanan devasa taşlar devrilmeden nasıl ilerleyecek? Düşmesinler diye ne yapacaksınız, bilgin?”

Bilgin:
“Taşların iki yanına uzun kalaslar yerleştireceğiz. İşçiler taşın önünden iplerle çekerken, arkasından da itecektir. Taş kaymasın diye yokuş boyunca yanlarına destek kazıkları çakılacak. Zemini çamur ve suyla kayganlaştıracağız; tıpkı böceğin topunu ıslak toprakta kolayca yuvarlaması gibi”

Karmen:
“Peki yukarıya? Piramidin doruğuna nasıl çıkacak bu yuvarlanan taşlar?”
Bilgin:
“Rampalar kuracağız, efendim. Düz değil, spiral. Yavaş yavaş yükselen bir yol gibi. Taş, *ok böceğinin topunu yokuş yukarı çıkarması gibi rampa boyunca yuvarlanacak. Önünde iplerle yönlendirenler olacak, arkasında itenler olacak. Rampanın yüksekliğine göre taşlar hafifletilecek; alt katlara büyük taşlar, üst katlara daha küçükleri konulacak. Her bir taş için ölçüler belirlenmiş olacak. Bu sayede dağın doruğuna bile taş çıkarılacak.”

Karmen:
“Peki taşları dizme kısmı?”

Bilgin:
“Her taş için yer işaretleri koyacağız. Büyük taşları alt katlara, daha küçük taşları üst katlara yerleştireceğiz. Taşların yuvarlanma yönünü kontrol eden tahtalarla hem taşları sürükleyeceğiz hem de rampadan çıkarken düzenli bir şekilde dizilecektir. Alt taban, taş ağırlığını taşıyacak şekilde geniş tutulacak. Üst katlara doğru taşlar hafifler, bu da dikleşen piramitte dengeyi sağlar.”

Karmen, piramit inşaatı projesini dinledikten sonra gözlerini bilginlerin üzerinde gezdirir, parşömene dokunur ve alaycı bir sesle sorar:
Karmen:
“Bu taş yuvarlama fikri kimin parlak aklından çıktı? Söyleyin, hangi dahiniz ‘Hadi taşları bir böcek gibi yuvarlayalım’ dedi?”

Bilginlerden biri titreyerek öne çıkar, soluğunu toplar ve anlatır:
Bilgin:
“Efendim… ben bir gün bir *ok böceğiyle karşılaştım. Kendi boyundan çok büyük ve ağır topları nasıl taşıdığını gördüm. Onun yöntemi… taşları yuvarlayıp yukarı çıkarma tekniği… işte, bu teknik bizim ilham kaynağımız oldu. Bu yüzden biz ona ‘*ok böceği tekniği’ diyoruz.”

Karmen, parşömene baktı. Kaşları çatıldı, bir süre sessizce inceledi. Bilginlerin yüzlerinde umut vardı; rahipler dua eder gibi başlarını sallıyordu. Ama Karmen'in dudaklarında bir kıvrım belirdi Önce küçük bir gülümseme, sonra bastıramadığı bir kahkaha. Salonu inleten bir kahkaha! Elleriyle dizlerine vurdu, gözleri yaşardı:
Karmen (gülerek):
“Bok böceği! Yani bu mu göğe çıkmanın sırrı? Biz mi taş taşıma uzmanıyız, yoksa bir böcek mi bize ders veriyor? Ah, halkın tanrı dedikleri şeyler, bir böcek kadar küçük ve bir o kadar öğreticiymiş demek!”

Karmen’in kahkahası salonu sarstı; bilginler, parşömenlerini düşürecek kadar afallamış, birbirlerine kaçamak bakışlar atıyordu.
Başrahip Neshem:
“Efendim… Evet, piramit yaşarken göğe çıkmanızı sağlamayacak, ölümünüzden sonra dirilmeniz için bir mezar olacak. Onu yükselteceğiz; taş üzerine taş koyacağız, Giza'nın taşlarından dev bir dağ yaratacağız. Sen öldüğünde içine girecek, orada mumyalanacak, tanrılarla birleşecek ve tekrar dirileceksin. Piramit, göğe bir kapı olacak; ruhun yıldızlara yükselecek.”

Rahiplerden biri cesaretle öne çıktı, sesi titreyerek: "Evet efendim, piramit ruhunuzu yıldızlara taşır. Yaşayan herkes bir gün ölecek. Piramit o gün ruhunuzu göğe yükseltecek... Piramit Ma’at’ın düzenini yeryüzüne taşır!"

Karmen gülümseyerek devam eder:
Karmen:
“İyi de, eğer bir tanrı varsa… bu dağ büyüklüğünde taş yığınlarına gerek kalmadan beni diriltmeye gücü yetmez mi. Bu nasıl bir tanrı ki piramit olmadan ruhumu göğe yükseltmeye gücü yetmiyor?”

Karmen'in gülümsemesi kesilmedi; taşlama dolu sözleri salonu doldurdu:
Karmen:
"Ah, evet! Göğe yükseliyor ama ölü bir adamı taşıyarak! Ben size bulutların ötesine uçurun dedim, siz bana 'seni dağ gibi yığdığımız taşların altına gömeceğiz' diyorsunuz.

Rahip:
“Efendim, *ok böceği kutsal bir varlıktır. O, Ra’nın güneşini yuvarlar, hayatın döngüsünü temsil eder!”

Karmen:
O *ok yuvarlayan böcek için güneşi yuvarlıyor diyordunuz, siz de beni *ok böceği yuvarlama tekniği ile yuvarladığınız taşların altına koyacaksınız. Ha ha! Tanrılarınızı kendiniz uydurduğunuzu itiraf ediyordunuz, şimdi de 'piramit sayesinde dirilip göğe çıkarsın' demeniz uydurma."

Salon karıştı. Bazı rahipler korkuyla geriledi, yüzleri kızardı; bilginler başlarını eğdi, parşömeni toplamaya çalıştılar.
Karmen ayağa kalktı, elini göğe kaldırdı, sesi ciddileşti:
"Hayır! Ben saçma sapan dağ büyüklüğünde mezar istemem. Ben göğe çıkacağım, canlıyken, gözlerim açıkken! Ve eğer bana yol bulmazsanız, siz değil ben size yol göstereceğim. Çünkü hakikat, ölümde değil, yaşamın kendisinde gizlidir. Pagan masallarınızı bırakın; gerçek bilimi, gerçek yükselişi bulun. Yoksa kayıtlar salonu, sizin cahilliğinizin mezarı olur!"

Salon tekrar sessizleşti.
“Piramidiniz, taşla örülmüş bir yalan. Hakikat, taşların gölgesinde değil, aklın ışığında yükselir. Bana taş yığınları değil, fikirler sunun!”

Bilginler dağıldı, ama Karmen'in sözleri akıllarda kaldı.

Ironi açıktı: Hakikat arayışındaki bir lider, hala ölüm kültüne saplanmış bir toplumun ortasında. Piramit projesi, belki de Kemet'in simgesi olacaktı ama Karmen için, sadece bir taşlama malzemesiydi. Karmen’in sözleri, Kayıtlar Salonu’nun taşlarında yankılanıp sustu. Ama o yankı, Kemet’in kumlarında bir tohum ekti: Taşla değil, akılla yükselen bir çağın tohumu. Piramitler yükselecekti, evet, ama Karmen’in hayali, yıldızlara ulaşmak için akıl merdivenlerini inşa etmeye zorlayacaktı.

...

6.3. Sahara & Nil-7 Diyaloğu (M.S. 8000)

Sahara:
“Nil-7… bak… Karmen taş mezar değil, fikir istiyor. Taşların yüksekliğine değil, akla bakıyor.”

Nil-7:
“Evet Sahara… Taşlar sadece simge. Kralın aradığı şey, göğe ulaşmanın yolunu akılda bulmak. Yüzyıllar sonra insanlar onun bu hayalini anlayacak.”

Sahara:
“Ama böcekten ilham almak… taşları yuvarlayarak yükseltmek… bu kadar basit ve aynı zamanda zeki bir fikir mi olabilir?”

Nil-7:
“Bazen en büyük dersler en küçük canlılardan gelir. Bok böceği… küçük ama devasa bir mühendis.”

Sahara:
“Ve insanlar, böceğin yöntemini kullanıp dev bir mezar inşa edecekler… Ama Karmen canlıyken göğe çıkmak istiyor. Taşlar ve piramitler ona yetmeyecek.”

Nil-7:
“İşte hakikatin kıvılcımı burada. Karmen, ölünce değil, yaşarken yükselmeyi seçiyor. Gelecek, bu fikirlerin ışığında şekillenecek. Eğer insanlar aklı ve cesareti birleştirirse… belki göğe ulaşacaklar.”

Sahara:
“Belki de kral haklı. Göğe yükselmek taşlarla değil, düşüncelerle olur.”

Nil-7:
“Ve bir gün, bu düşünceler, taşların gölgesini aşacak, yıldızlara ulaşacak, Sahara… yıldızlara…”
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL