Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
SAHRA'NIN UYANIŞI ve YÜKSELİŞİ: M.S. 8000 - M.Ö. 5000
Sahra Çölü, bugün dünyanın en kurak ve geniş çöl alanlarından biridir; ancak yaklaşık 15.000 ila 5.000 yıl önce bu topraklar göllerle dolu, otlaklarla kaplı ve yaşamla iç içe bir ekosisteme sahipti. B...
35. Bölüm

25:2. DÜNYA UZAY LİMANI (M.S. 8000)

47 Okuyucu
1 Beğeni
0 Yorum
25.8. DÜNYA UZAY LİMANI (M.S. 8000)

Sahne 8 — Dünya'ya İniş ve Kavuşma

Aurora’nın iniş kapsülü, mavi gezegenin gökyüzünde yavaşça süzülürken altındaki bulutlar birer birer dağılıyordu. Dünya, okyanuslarının derin mavisi ve kıtalarının yeşil lekeleriyle göz kamaştırıyordu.

Sahara, iniş alanının güvenlik peronunda bekliyordu. Yanında, sessizce oturan robot leopar Nil-7 vardı. Amber gözleri, ufukta beliren kapsülü dikkatle izliyordu.

Kapsül yere hafif bir sarsıntıyla dokundu. İniş rampası açıldı, içinden steril beyaz kıyafetler içinde insanlar çıkmaya başladı. Sahara’nın gözleri, o kalabalığın içinden tanıdık yüzleri aradı.
Ve… gördü.
Önce annesi Nalan belirdi, ardından babası Okan. İkisi de yorgun, zayıflamış ama gözleri ışıl ışıldı. Sahara, düşünmeden koştu.
“Anne! Baba!”

Ayak sesleri toprakta yankılanırken Nil-7 de peşinden atıldı. Metal pençelerinin çıkardığı ritmik tıkırtılar, kızın kalp atışlarına karışıyordu.
Sahara, annesinin kollarına öyle bir atladı ki Nalan’ın gözlerinden yaşlar boşaldı. Ardından babası Okan da onları sardı. Üçü, aylarca hayalini kurdukları kucaklaşmada birleşmişti.
“Buradayım,” dedi Sahara, hıçkırıklar arasında. ”Sizi hiç bırakmayacağım.”

Nil-7, yanlarında sessizce durdu. Leopar, başını hafifçe eğerek bu yeniden birleşmeye tanıklık ediyordu. Nalan, gözyaşları içinde metal dostlarının başını okşadı:
“Sana da teşekkür borçluyuz… Hep korudun onu.”

Rüzgar, Sahra Reborn’un çiçek kokularını taşıyordu. Gökyüzü, o an, Venüs’ün asit bulutlarından çok uzakta, berrak ve umut doluydu.
Venüs’te başlayan zorlu yolculuk, nihayet Dünya’da, sevgi ve umutla son bulmuştu.
Ama onların hikâyesi, gökyüzüne bakan herkesin kalbinde yaşamaya devam edecekti.

Sahne 9 — EVE DÖNÜŞ

Sahara, ailesiyle birlikte Sahara Reborn’daki evlerine döndüklerinde, geçmişin ve geleceğin iç içe geçtiği bir ana tanıklık ettiler. Okan ve Nalan, Venüs'teki kazadan sonra yeniden kavuşmanın sevincini yaşarken, kızlarının küçük ellerini avuçlarının içinde sımsıkı tutuyor, Sahara ise anne babasının sıcaklığını bırakmak istemiyordu.
Sahara, anne ve babasıyla sarmaş dolaş olduktan sonra, gözlerine baktı. Gözleri yaşlı ama sesi kararlıydı:
“Anne… Baba… Venüs’te size ne oldu? Ne yaşadınız? O patlamadan sonra… nasıl kurtuldunuz?”

Nalan ve Okan birbirlerine baktı. Bu hikayeyi anlatmak onlar için kolay değildi ama kızlarının bilmeye hakkı vardı. Nalan, Sahara’nın elini tutarak söze başladı.
"Hatırlıyor musun Sahara, o gün sana seslenirken arkada kaptan karbon nanotüp verilerinden bahsediyordu. Her şey yolundaydı ama birden balonların basıncı dalgalandı. Şehir yavaş yavaş irtifa kaybetmeye başladı. Alarm çaldı. Herkes sığınak modülüne koştu."

Okan, eşinin sözlerini devraldı. Sesi, o anın gerginliğini hala taşıyordu.
"Tam zamanında sığınağa girdik. Çelikten ve karbon fiberden yapılmış o modül, düşüşte bizi korudu. Aklımızda tek bir şey vardı: Sana yeniden kavuşmak."

Nalan devam etti,
"Yüzeye çarptığımızda modül hasar gördü. Dışarıdaki sıcaklık ve basınç ölümcüldü ve su stoklarımız hızla tükeniyordu. O anda umutsuzluğa kapılabilirdik ama pes etmedik. "

Okan, kızının gözlerine baktı ve gülümsedi.
"Günlerce tamir etmeye çalıştık, balonları yeniden şişirdik, bulutların üzerine yükseldik ve sinyal gönderdik… Sinyalimiz uydular tarafından yakalanmıştı ve nihayet kurtarma ekibi geldi. Bizi Venüs bulutlarının üstünde bulup, gemiye aldılar."

Sahara, annesi ve babasının anlattıklarını dinlerken, o an hissettiği korku ve acıyı yeniden yaşadı. Gözleri doldu ama bu sefer bunlar korku gözyaşları değildi, kavuşmanın getirdiği mutluluktu.
Nalan, Sahara'ya sarıldı ve fısıldadı: "Senin o güzel gülüşün, yaşama gücümüz oldu. Bizi hayatta tutan tek şey sendin, birtanem."

Sahara, anne ve babasına daha sıkı sarıldı. Yanlarında, onları sessizce dinleyen robot leopar Nil-7 vardı. Metal gövdesindeki amber gözleri, bu yeniden buluşmanın duygusal anına bir şahit gibi parlıyordu.

...

Otomutfakta pişen yemekler onları bekliyordu. Akşam yemeğinde, Okan gülümseyerek, "Biz yokken robot leoparınla neler yaptın bakalım?" diye sordu. Nalan da kocasının sözlerini onaylayarak, "Evet Sahara, merakla bekliyorum." dedi.

Sahara heyecanla, göl kenarında Nil-7 ile yaptıkları keşif turlarını ve robotun ona anlattığı M.Ö.5000 yılındaki antik çağ hikayesini anlatmaya başladı. Khaalid'in köyünü, Sahra'dan Nil'e göçü, haydutlarla olan mücadelesini ve sonunda kral olma hikayesini bir solukta anlattı. Okan, hikayeyi büyük bir ilgiyle dinledi.
Sahara, hikayenin sonundaki savaş sahnesini anlatırken, babasının yüzündeki gülümsemenin solduğunu fark etti.
"Baba," dedi Sahara, "Khaalid çok güçlüydü! Nubialılar ve Libyalılar, savaşçılarıyla geldiklerinde Khaalid hiç korkmadı. Shabaka, 'Haraç verin!' dediğinde Khaalid eğitilmiş askerleriyle birlikte attığı okları üzerlerine yağmur gibi yağdırdı."

Sahara, babasının yüzünün gerildiğini fark etti ama durmadı.
"Sonra Khaalid'in ustaları vadide kocaman kayalar yuvarladılar. Kayalar hızla aşağı inip Nubialı askerleri ezdi. Ardından, sahte köprüden geçmeye çalışanlar suya, Nil'e düştüler. Korkunç timsahlar savaşçıları yedi. Ben korkudan gözlerimi kapadım."

Annesi dehşetle gözleri açtı ama Sahara, heyecanla:
"Ama en korkunç olanı şuydu babacım," dedi. "Libyalıları da tuzağa düşürdüler. Dar geçitlerde kumun altına sivri kazıklar saklamışlar. Savaşçılar ve eşekleri bu kazıklı çukurlara düştüler. Sonra da, zift dolu kapları ateşlediler ve her yer alevler içinde kaldı. Alevlerin arasında kalan savaşçılar çığlıklar içinde yandı. Çığlıklar hala kulaklarımda."

Sahara'nın anlattığı bu sahneler, Okan'ın yüzünü hüzne boğdu. Kızı, masum bir dille savaşın tüm vahşetini anlatıyordu. Okan, elini Sahara'nın omzuna koyarak,
"Hikayenin çok güçlü bir temeli var," dedi. "Ama son bölümü... Savaşmak yerine diyalog yolunu seçselerdi daha iyi olurdu. Bu savaş, barışın, ticaretin ve o medeniyetin ilerlemesine engel olmuş. Eğer diyalogla sorunlarını çözselerdi, bu zeka ve güçle çok daha büyük şeyler başarabilirlerdi."

Sahara, merakla gözlerini açarak, "Diyalog nedir, baba?" diye sordu. "Nil-7 bana sadece savaş ve fetih hikayeleri anlattı."

Okan, kızı Sahara'nın bu sorusuna derin bir anlam yükledi.
"Diyalog," diye açıkladı Okan, "bir araya gelip konuşmak, anlaşmak ve birbirini anlamaya çalışmaktır. Diyalog, birbirine yabancı olanları dost, birbirine düşman olanları kardeş yapar. Khaalid ve Shabaka konuşsaydı, iki tarafın da sorununun aynı olduğunu görürlerdi. İkisinin de halkı açlık çekiyordu ve Nil'in bereketini herkes istiyordu."

Annesi Nalan söze karıştı,
"Canım, Nil-7 sana geçmişi tüm gerçekliğiyle anlatmış. Evet çok daha acımasız savaşlar oldu. Ama geçmiş geçmişte kaldı. Senin diyalog ile insanların neler başarabileceğini de öğrenmen gerek."

Okan devam etti, "Diyalogla sorunlarını çözselerdi, bütün Afrika'daki krallıkları belki de birleştirebilirlerdi. Bu birleşimden muhteşem bir güç doğabilirdi. Ama sürekli savaştıkları için, güçlerini kaybettiler. Oysa bilgi, kılıçtan daha keskindir."

Sahara, babasının sözlerini düşünerek sessizleşti. Gece, uyku tutmayınca Nil-7'nin yanına gitti. Robotun amber rengi gözleri, karanlıkta birer yıldız gibi parlıyordu.
"Nil-7," diye fısıldadı Sahara, "babamın dediklerini düşünüyorum. Belki de bu hikaye farklı bitebilirdi. Savaş, sadece acı ve kayıp getirirmiş. Diyalogla ise her şey değişebilirmiş."

"Simülasyonu tekrar başlat, Nil-7," diye devam etti Sahara. "Khaalid'in bu sefer savaşı değil, diyaloğu seçmesini istiyorum. Neler değişecek görmek istiyorum. Lütfen, babamın haklı olduğunu kanıtlamalıyız. Savaş yerine konuşmayı seçersek, belki hikâye başka biter. Simülasyonu tekrar başlat. Bu sefer Khaalid, Shabaka ile konuşsun. Nil’in kıyısında kan değil… barış çiçekleri açsın."

Nil-7 sessizce baktı. Gözlerinde ince bir titreşim oldu.
"Sahara… Böyle bir alternatif tarih daha önce hiç denenmedi. Ama deneyeceğiz."

Nil-7'nin metalik bedeni, Sahara'nın isteğini yerine getirmek üzere titredi. Simülasyonun yeni bir versiyonu, yeni bir gelecek için yeniden başlıyordu.
“Tamam. Simülasyon hazır. Zihin bağlantısı başlatılıyor…”

Uğultu… Görüş bulanıklaşma… Sonra sıcak rüzgâr ve ufukta güneşin çölü kızıllığa boyayan görüntüsü ve ayak sesleri ile görüntü keskinleşti.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL