Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
SAHRA'NIN UYANIŞI ve YÜKSELİŞİ: M.S. 8000 - M.Ö. 5000
Sahra Çölü, bugün dünyanın en kurak ve geniş çöl alanlarından biridir; ancak yaklaşık 15.000 ila 5.000 yıl önce bu topraklar göllerle dolu, otlaklarla kaplı ve yaşamla iç içe bir ekosisteme sahipti. B...
14. Bölüm

12: Kumda Adalet: Devletin Doğuşu (M.Ö. 4989)

71 Okuyucu
1 Beğeni
0 Yorum
Bölüm 12: Kumda Adalet: Devletin Doğuşu (M.Ö. 4989)

Nil kıyısında sessiz bir sabah, balıkçı ağları suda, hurma dalları gölgede sallanıyordu. Kadınlar testilerle su taşırken, çocuklar sazlıkların arasında oyun oynuyordu. Ayla, elindeki kurumuş sazla Khaalid’e su sıçratıyor, ikisi de gülüyordu.

O an bir ıslık sesi geldi; keskin, rüzgâr gibi. Arkasından bağırışlar. Sazlıklardan çıkan gölgeler hızla köye saldırdı.

12.1. Haydutlar

Yüzleri örtülü, ellerinde bıçaklar, mızraklar. Haykırarak hurma çuvallarını sırtladılar. Balık ağlarını söküp içindekileri devirip torbalara doldurdular. Bir çocuk ağlayarak kaçmaya çalıştı, ama biri onu saçından yakaladı.

Ayla çığlık attı. Khaalid’i kolundan çekerek kaçmaya başladı. Fakat bir haydut hızla arkalarına yetişti, ikisini yere düşürdü. Ayla’yı sürüklemeye başladı.
Ayağa kalktı, saldırmaya çalıştı. Ama haydut onu tekrar yere itti. Tam haydut Ayla’ya bıçak çekerken…
Sazlıklar bir kez daha hışırdadı.
Bir hırıltı.
Kuruyan otlar arasından kayarak ilerleyen gölge bir kez daha ortaya çıktı. Gözleri keskin, adımları sessiz bir leopar.

Haydut daha ne olduğunu anlayamadan, leopar üstüne atladı. Dişleri bileğine saplandı, adam çığlıkla yere devrildi. Diğer haydutlar ürkekçe geri çekildi. Ancak bu kez leopar yalnız değildi.
12.2. Atların nal sesi. Kumda zırhın yankısı.

Leopar Kral Kwakwu, zırhlı askerleriyle birlikte köyün eşiğinde belirdi.
“Yeter!” diye haykırdı. ”Bu köyü soymak, beni soymak demektir!”

Askerler yay gibi fırladı. Haydutlarla kıyasıya bir çarpışma başladı. Mızraklar çarpıştı, toz kalktı. Kaçanlar yakalandı, bazıları Nil’e atladı ama zırhlılar peşlerini bırakmadı.

Leopar ise tam ortadaydı. İnsan gibi değil, bir gölge gibi kayıyordu dövüş alanında. Bir haydudu pençesiyle yere seriyor, ardından sıçrayarak bir diğerine saldırıyordu. Askerler onun varlığından korkmuyor, aksine onu kolluyorlardı. Sanki yıllardır birlikte savaşmışlardı.

Khaalid bu anı asla unutmayacaktı. Leopar, bir kez daha onu korumuştu.
Sonunda üç haydut yere serildi. Ellerinden bağlanıp diz çöktürüldüler. Diğerleri kaçmıştı; kimileri yaralı, kimileri yalınayak.

12.3. Leopar Kral Kwakwu’nun Cezası

Leopar Kral Kwakwu ağır adımlarla onların önüne geldi. Halk etrafında toplanmış, çocuklar annelerinin eteklerine saklanmıştı. Ayla, Khaalid’in elini sıkı sıkı tutuyordu.
Leopar Kral Kwakwu eğildi, bir hayduta baktı.
“Kaç kere geldiniz?”

Haydut sırıttı. ”Siz yoksunuz diye geldik. Artık yasak mı?”

Leopar Kral Kwakwu’nun sesi sertti:
“Artık benim iznim olmadan hiçbir toprak yağmalanmayacak.”

Elini kaldırdı. Asker, mızrağını sapladı. Diğer haydutlar bağırdı, ama kaçamadılar.
Leopar Kral Kwakwu, köylülere döndü.
“Bu köy, bu halk artık korumam altındadır,” dedi. ”Ama karşılığında bir düzen kurulacak.”

12.4. Devenin Geri Dönüşü

Kral Kwakwu, köyü güvence altına aldıktan ve halkla konuşmasını tamamladıktan sonra, yanında birkaç askerle birlikte Khaalid’in yanına yaklaştı. Elinde, küçük bir yavru devenin dizginleri vardı. Deve, dikkatle Kral Kwakwu’nun adımlarını izliyordu.
“Bir çocuk devesini kaybetmiş. O sen misin?” dedi Kral Kwakwu, keskin bakışlarını Khaalid’e yönlendirerek.

Khaalid’in gözleri büyüdü, ağzı açık kaldı. ”Evet… bu… bu benim dostum!”

Yavru deve, Khaalid’i tanır gibi başını kaldırdı ve hafifçe ağlar gibi ses çıkardı. Khaalid gülümsedi. Yavru deve dizlerini hafifçe bükerek çocuğun yanına yaklaştı; deve kafasını eğip alnını onun omzuna sürttü. Khaalid ”Devemi geri getirdiniz… teşekkür ederim!” dedi.

Kral Kwakwu gülümsedi, gözlerinde hem sertlik hem de sıcaklık vardı. ”Peki, bu güzel dostun bir ismi var mı?”

Khaalid başını salladı, biraz mahcup bir şekilde: ”Henüz… ismi yok, yüce efendim.”

Kral Kwakwu, düşünceli bir şekilde deveye baktı. Ardından kararlı bir sesle: ”O zaman bundan böyle adı Sahara Bahara olacak. Çünkü o, çölde solup baharda tekrar yaşamı getiren bir varlık.”
Sahara Bahara, Khaalid’in dizginlerini sıkıca tuttuğu elin çevresinde hafifçe başını salladı; sanki adını duyuyor ve kabul ediyordu.

“Adalet sadece insanların değil,” dedi, ”hayvanların, köyün ve yaşamın da hakkıdır. Bu köyde hiçbir dost yalnız kalmayacak.”

Köy halkı sevinçle alkışladı, çocuklar etrafında koşuşturdu, bazıları yavru devenin etrafında dönüp zıpladı. Khaalid, devenin yanından ayrılmadı, onu sarıldı ve birlikte köyün içine yürüdüler. Artık sadece yiyecek ve su değil, arkadaşlık ve güven de geri dönmüştü. Bu an, Khaalid’in yüreğine kazınmıştı; ömrü boyunca unutmayacak ve Kral Kwakwu’ya olan sadakatinden asla ödün vermeyecekti.

12.5. Halkla Konuşma

O gece, ateşin etrafında tüm köy toplandı. Yorgun ama diri yüzler. Nil’in kıyısında, Leopar Kral Kwakwu söz aldı:
“Bugün çocuklarınız kaçırılacaktı. Bugün, sizin alın teriniz başkalarının cebine gidecekti. Ama buna dur dedik.”

Sustu. Gözleri tek tek insanların yüzüne takıldı.
“Ben sadece balta ve mızrak getirmedim. Adalet getirdim. Ama bu adaletin sürmesi için hepimiz elimizi taşın altına koyacağız.”

Dede sordu: ”Vergi mi diyorsun buna?”

Leopar Kral Kwakwu başını salladı.
“Evet. Bu, güvenliğin bedelidir. Bu sizin sigortanızdır. Ürünlerinizin bir kısmını toplayacağım. Bu vergilerle ben size asker getireceğim. Yolunuzu güvenli kılacak, suyunuzu adil bölecek, sizi haydutlara karşı savunacağım.”

12.6. Kural Gecesi

Aynı gece, Leopar Kral Kwakwu halkla birlikte yere oturdu. Elinde bir çubuk, kumun üzerine ilk yasaları çizdi.
“Bir çocuk zarar görürse, tüm köy onun yanında olur.”

“Kimse komşusunun toprağını çalamaz.”

“Nil’in suyu herkesindir.”

“Yılda bir kez ürünün onda biri toplanır. Bu korumanın bedelidir.”

“Yasaya karşı gelen, hayduttur. Haydut, halk düşmanıdır.”

O gece sadece bir köy kurtarılmadı.
Bir düzen doğdu.

12.7. Sahara & Nil-7 Diyaloğu (M.S. 8000)

Sahara, yumuşak ışıklarla dolu kapsül yatağında doğrulmuştu. Gözleri hâlâ parlaktı, çünkü hikâyeyi neredeyse nefesini tutarak dinlemişti. Robot Leoparının kuyruğu hafifçe kımıldıyor, gözleri Sahara’nın tepkilerini ölçüyordu.
Sahara, gözlerini kıstı.
Sahara:
"Yani… bir leopar, hem haydut dövüyor, hem de yasa yazıyor. Bu adil mi?"

Nil-7 7 (hafifçe başını eğerek, nazikçe):
"Bir düzeltme, Sahara: Yasa yazan Leopar değildi, Leopar Kral Kwakwu’ydu. Benzer görünseler de biri taş balta taşır, diğeri pençe."

Sahara (gülerek):
"Ah, doğru ya! Karıştırdım. Leopar, sadece dövüşen dosttu."

Nil-7 7:
"Tam da öyle. Bu dikkatinin dağıldığını ve uyku zamanının geldiğini gösteriyor."

Sahara kolunu yastığa dayayıp düşündü.
Sahara:
"Leopar neden Khaalid’i koruyor? İki kez hayatını kurtardı."

Nil-7 7 (hafifçe gözlerini kısıp, gizemli bir tonla):
"Belki de Khaalid’in yolu uzun. Bazı yolların başlaması için, bazı canlar korunmalı."

Sahara battaniyeye sarıldı, gözlerini kapadı ama hâlâ gülümsüyordu.
Sahara:
"Peki Nil-7… O leopar gerçekten var mıydı?"

Nil-7 7 (hafifçe gülerek):
"Bazı leoparlar etten kemikten olur. Bazıları hikâyeden. Ama korudukları çocuklar hep gerçektir."
Sahara uykuya dalarken, Nil-7 7'nin gövdesi hareketsiz hale geldi. Odanın ışıkları kısılırken, sadece bir mırıltı kaldı.

12.8. Zihin Evreni (M.S. 8000)

Sahara yavaşça gözlerini açtı. Odanın loş ışığında, yatağının hemen yanında hareketsiz yatan siyah-gümüş renkli robot leoparı gördü. Leoparın göğsü hafifçe inip kalkıyordu; uyku modundaydı.

Sahara hafifçe kıpırdandığında, leoparın gövdesindeki sensörler tetiklendi. Mercekleri mavi ışıkla açıldı. Yumuşak, tok bir ses duyuldu:
“Günaydın, Sahara.”

“Günaydın Nil-7.”

Nil-7 başını yana eğdi.
“Bu gece çok derin uyudun. Uyku verilerini analiz ettim. Delta dalga seviyelerin ortalamanın yüzde kırk üzerindeydi. Dün çok yorulmuş olmalısın.”

Sahara, dün yaptıkları yolculuğun sahnelerinin zihninden geçtiğini fark etti. O sırada gözleri, leoparın sırtındaki mat gümüş yüzeyde parlayan yazıya takıldı:
Neuroverse™ – Zihin-Evren Arabirimi
“Hey… Bu üzerindeki yazı… Neuroverse™… Bunun anlamı ne?”

Nil-7 kuyruğunu yavaşça salladı:
“Neuroverse™, zihinsel bağlantımızı yalnızca veri aktarımı düzeyinden çıkarıp seni hikâyelerin içine taşıyan bir sistem. Görme, işitme, dokunma, koku ve tat… hepsi beynine gerçek zamanlı aktarılır. Sadece izleyici değil, hikâyenin içinde yaşayan biri olursun.”

Sahara gülümsedi:
“Yani Kırmızı Başlıklı Kız’ı kurttan kurtarabilirim ya da dinozorlarla koşabilirim?”

“Evet. Karakterler sana tepki verir, senin söylediklerin olayların akışını değiştirir.”

Sahara'nın gözleri parladı:
“O zaman beni dün anlattığın Sahra’nın ve Khaalid’in hikâyesine götür. Ama bu kez ben de orada bir karakter olayım.”

Nil-7 kuyruğunu yavaşça salladı:
“Simülasyonun başlatılması için birkaç dakika gerekiyor. Bu arada yüzünü yıka, kahvaltını yap. Aç karnına derin bağlantı yapmak bilişsel performansını düşürebilir.”

Sahara şaşkın bir gülümsemeyle başını salladı:
“Sen resmen bana annem gibi davranıyorsun. Ama keşke o yanımda olsa.”

“Bu, sistem protokolü. Optimum deneyim için önce beden, sonra zihin hazırlanmalı.”

Kısa bir süre sonra, Sahara elinde sıcak bir bardak süt ve tabağında iki dilim yumurtalı ve peynirli ekmekle geri geldi. Kavhaltısını bitirdikten sonra Leoparın gözleri yeniden mavi ışıkla parladı.
“Tamam. Simülasyon hazır. Zihin bağlantısı başlatılıyor…”

Uğultu… Görüş bulanıklaşma… Sonra altın kumlar, sıcak rüzgâr ve uzaklardan gelen ayak sesleri ile görüntü keskinleşti.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL