Anadolu'nun kadim topraklarında, Adıyaman'ın kızıl kayalıkları arasında, yedi göbekten gelen bir sır gizlenir: Şahmaran Bin Musa Ocağı. Bu Ocak, sadece bir şifa kapısı değil; Musa'nın asasının yere dü...
I. Tılsımın Son Dokunuşu Leyla Hanım'ın yavaş ama istikrarlı iyileşme süreci, Hüseyin Hoca'yı, tedavinin en kritik ve nihai aşamasına hazırladı. Vücuttan kovulan musallatın geri dönüşünü engellemek ve Leyla Hanım’ın ruhsal enerji alanını tamamen onarmak gerekiyordu. Bu, sadece İlahi Reçetelerin değil, aynı zamanda Kur’an ilminin en derin katmanlarının kullanılmasını gerektiriyordu. Hoca, ocağın en kutsal köşesinde, gece yarısı çalışmaya başladı. Önünde, Ebced ve Cifir ilmiyle dolu, asırlık yazmalar duruyordu. Amacı, Leyla Hanım’ın şifasını kalıcı kılacak, her harfi manevi enerji yüklü bir vefk tasarlamaktı. Bu vefkte, Kur’an-ı Kerim’in gücü dört temel boyutta birleşiyordu: Zahiri (Açık Anlam): Ayetlerin herkesçe bilinen koruyucu ve şifalı manaları. Tasavvufi (Kalbi İrfan): Ayetlerin, kalbin temizlenmesi ve Allah'a yönelmesi için sağladığı manevi arınma. Batıni (Gizli Manalar): Ayetlerin harflerinin ve sayılarının taşıdığı, sadece ilim ehlinin bildiği gizli enerji. Hurufi (Harflerin Sırrı): Arap alfabesindeki harflerin (Elif, Lam, Mim vb.) kozmik ve esrarlı güçleri. Hoca, Aşık TURHAL mahlasıyla şiirlerinde de kullandığı hurufi ilmini, bu vefkin ana omurgası yaptı. Harfleri, Leyla Hanım'ın ruhsal frekansına uyacak şekilde belirli bir geometrik düzende yerleştirdi. Bu işlem, bir sanatçının en değerli tablosunu yapması gibi, büyük bir konsantrasyon ve manevi titizlik gerektiriyordu. "Duaları yazdı ebced hurifi, Cifir ilmi ledün esrar hurifi..." mısraları, bu anı tam olarak anlatıyordu. Her çizgi, manevi sıkıntılar huzur bulsun diye çekiliyordu. II. Aşık Turhal’ın Kaynağı Vefk üzerindeki son düzeltmeleri yaparken, Hüseyin Hoca'nın zihni, kendi ilim yolculuğuna kaydı. Aşık TURHAL mahlasını neden seçtiği, bu hurufi sırlarına olan hayranlığından geliyordu. Harflerin sadece birer sembol değil, canlı manevi güçler olduğunu bilmek, onun şiirine de derinlik katmıştı. Hoca, gençliğinde Dergâh'ın duvarlarında asılı şiirini hatırladı: Aşık TURHAL okudu hurifi, Duaları yazdı ebced hurifi, Cifir ilmi ledün esrar hurifi, Edep ile gelen Lütufla Döner. Bu mısralar, onun sadece bir şifacı değil, aynı zamanda manevi bir şair olduğunu gösteriyordu. O, harflerin hem şifasını hem de estetiğini bilen bir bilgedeydi. İşte bu derin bilgi, Leyla Hanım için hazırladığı vefki, sıradan bir muska değil, ruhun sonsuzluğa uzanan bir haritası haline getiriyordu. III. Kalıcı Şifa ve Vefkin Teslimi Hoca, hazırladığı vefki, saf ipekten bir keseye koydu ve Leyla Hanım'ın ailesine teslim etti. “Bu son vefktir,” dedi. “Bu vefkin gücü, Kur'an-ı Kerim Rukiye ile mühürlendi. Leyla Hanım, bu tılsımı taşıdığı sürece, hiçbir cin musallatı, büyü veya nazar ona yaklaşamayacaktır.” Ailesi, hocanın ellerine sarıldı. Leyla Hanım, üç yıllık acıdan sonra ilk kez gerçekten uyandığı, güldüğü ve ailesiyle konuştuğu bu dönemde, artık fiziksel olarak da iyileşmeye başlamıştı. Tıbbın çözüm bulamadığı durum, İlahi reçeteler ve Hurufi sırlarıyla çözülmüştü. Hüseyin Hoca, Leyla Hanım’a baktı. Yılanı Asuman etme misyonu, bu zorlu vakada da gerçekleşmek üzereydi. Artık yapılması gereken tek şey, Leyla Hanım’ın ruhunun, bu yeni ve temizlenmiş halini kalıcı olarak kabul etmesiydi.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.