I. Edeple Çalınan Kapı
Hüseyin Hoca, inzivadan döndükten kısa bir süre sonra, ocağın kapısı, aradığı kişinin geldiğini hissettiren farklı bir edeple çalındı. Kapıyı açtığında, karşısında yirmili yaşlarının başında, üniversiteden yeni mezun olmuş, mütevazı kıyafetli bir genç duruyordu: Furkan.
Furkan, ne zenginlik, ne kısmet, ne de şifa için gelmişti. Gözlerinde sadece derin bir merak ve saygı vardı.
"Hocam," dedi Furkan, ellerini önünde bağlayarak. "Benim üzerimde bir hastalık ya da büyü yok. Ama kalbimde büyük bir boşluk var. Kur'an’ın zahiri manasını okuyorum, ancak sizden, o harflerin arkasındaki batıni sırları, hurufi ilmini ve Ledün bilgisini öğrenmek için geldim. Eğer lütfederseniz, bu ilmin hizmetkârı olmak istiyorum."
Hüseyin Hoca gülümsedi. Furkan’ın dilinde ne ticaret ne de bencillik vardı. Onun kalbi, sadece ilim ve irfan dolu heybeden bir şey almak istiyordu. Hoca’nın yaptığı yıldız name bakımı ve cifir ilmi çalışması, Furkan’ın ruhunun bu kadim ilmi taşımak için yaratıldığını gösteriyordu. İşte, Edep ile gelen gerçek varis adayı buydu.
“Hoş geldin evlat,” dedi Hoca. “Bu kapı, sana lütufla açılmıştır. Edep ile gelen lütfu bulur. Ama bu lütuf, dünyanın geçici zenginliği değil, ruhun ebedi bilgisidir.”
II. Ledün İlminin İlk Dersi: Esma ve Vefk
Hüseyin Hoca, Furkan'ı derhal ocağın sır odasına aldı. İlk ders, ocağın temel direkleri olan Vefk, Tılsım, Esma ve Dua üzerineydi.
“Evlat,” diye başladı Hoca. “Şifanın kaynağı Esma’ül Hüsna'dır (Allah’ın İsimleri). Vefk ve Tılsım, bu isimlerin enerjisini, ihtiyaç sahibi kişinin ruhsal frekansına uyacak şekilde kodlama sanatıdır. Bu, sadece bir çizim değil, manevi bir matematik ve mühendisliktir.”
Hoca, Furkan’a bir örnek gösterdi: Kara büyüleri çözmek için kullanılan vefkteki harflerin, sadece kağıt üzerinde durmadığını, belirli bir frekansta titreştiğini anlattı. Ardından, en zorlu dersi verdi: Ladin İlmi.
“Ladin İlmi, Havas Esrar da, sadece kitaplardan öğrenilmez,” dedi Hoca. “Bu, Kur’an’ın Batıni kapısıdır. Öğrenme yolculuğu, önce kendini arındırmakla başlar. Sen, 7 boyutlu Hamail’i başkası için yazmadan önce, kendi ruhunu o yedi boyutta arındırmalısın. Yılanı Asuman etme misyonu, önce kendini terbiye etmekle başlar.”
III. Cifir ve Hurufi: Aşık Turhal’ın Mirası
Furkan, Hoca’nın sözlerini büyük bir dikkatle dinliyordu. Hoca, ona Cifir ilminin sadece geleceği görme sanatı değil, aynı zamanda geçmişi anlama ve düşük yıldızları yükseltme bilimi olduğunu gösterdi.
Ve en son olarak, Aşık TURHAL mahlasıyla yazdığı şiirini gösterdi:
Aşık TURHAL okudu hurifi,
Duaları yazdı ebced hurifi,
Cifir ilmi ledün esrar hurifi,
"Bak evlat," dedi Hoca. "Hurufi, harflerin ruhudur. Bizim dualarımız, sıradan bir ses değil, bu harflerin enerjisiyle yazılmış ilahi reçetelerdir. Bu ilim, kimseden korkmamayı, sadece Yaradan’a güvenmeyi gerektirir. Senden istediğim tek şey, bu ilmi asla kibir ve maddi çıkar için kullanmaman, daima edep ile yolunda ilerlemendir."
Furkan, gözlerinde yaşlarla Hoca'nın elini öptü. Şahmaran Bin Musa Ocağı’nın mirası, yeni bir adayla, manevi bir yeminle devredilmeye başlamıştı.