Biz ancak bize hayran olanları can ve yürekten överiz. la rochefaucauld
13. Bölüm

Bölüm 11: İkrarın Sınavı ve Geri Dönüş

1 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum

Cem’in bittiği Perşembe gecesinden sonra, Ali için hayat yepyeni bir ritme girmişti. Dede’nin sözünü dinlemiş, tarlada çalışmaya başlamıştı. Artık kasları ağrıyor, elleri nasır tutuyordu; ama ruhu dinlenmiş, zihni berraktı.
I. Nefsin Gölgesi
Ali, Dede’nin "Cennet de cehennem de gönlündedir," sözünü sık sık hatırlıyordu. Ancak köy hayatı, Cem’deki huzur kadar zorlukları da barındırıyordu. Bir sabah, köy meydanında, Topal Hasan'ın tarlasını sürerken, Hasan’ın oğlunun tembelliği yüzünden işler ters gitti ve Ali öfkeyle patlamak üzereydi.
İşte tam o anda, Dede’nin "Elinden, Diline, Beline sahip ol," öğüdü kulağında çınladı. Ali, derin bir nefes aldı. Bağırmak yerine, sorunu çözmek için daha sakin bir yol buldu.
Bu, Cem’de verilen İkrarın ilk sınavıydı. Öfke, nefsin en keskin silahıydı ve Ali, bu silahı göğsünden itmeyi öğreniyordu. İnsan-ı Kâmil olmak, sürekli bir gözetim, sürekli bir Dar duruşu gerektiriyordu.
II. Ayşe ve Mürşidin Sözü
Bu süreçte Ali'ye en çok destek olan kişi, Dede'nin torunu Ayşe'ydi. Ayşe, Semah'ta sergilediği zarafeti, günlük hayattaki sadeliği ve bilgeliğiyle taşıyordu. Ali, Ayşe'ye duyduğu hislerin, nefsani bir arzudan öte, manevi bir sevgiye dönüştüğünü fark ediyordu.
Bir akşam, köy çeşmesinde karşılaşırlar. Ali, duygularını nasıl yöneteceğini bilemeyerek Ayşe'ye danıştı.
"Ayşe," dedi. "Dede bize Eline, Diline, Beline sahip olmayı öğretti. Ama gönlüm, sana karşı büyük bir sevgi ve saygı besliyor. Bu, yolumuzda nefsani bir sapma mıdır?"
Ayşe, gülümseyerek cevapladı: "Ali, Dede'nin öğrettiği Yol, kuru bir yasaklar zinciri değildir. Aşk da Yol'un bir parçasıdır; yeter ki Helalinden, Rızalıkla olsun. Aşk, en büyük hizmettir; eğer o aşk, seni Hakk'a ve hizmete daha çok yaklaştırıyorsa, o Mürşidin lütfudur. Senin bu soruyu soruşun bile, nefsinin terbiye olduğunu gösterir."
Ayşe'nin sözleri, Ali'nin kalbine su serpti. Aşk, Yol'dan sapma değil, Yol'da ilerleme aracı olabilirdi.
III. Şehirli Misafirin Geri Dönüşü
Günler bu dingin ve mücadele dolu ritimde akıp giderken, Köy Odası'nın kapısında beklenmedik bir misafir göründü. Şehirli genç Serkan, Cem'e geldiği günkü şaşkın ve tedirgin halinden eser kalmamış gibiydi, ama yüzünde derin bir hüzün vardı.
Serkan, Dede'nin huzuruna çıkmak için yalvarmıştı. Ali, onu Dede'nin yanına çıkardı.
Serkan, Dede'nin önünde secdeye kapandı. "Dede, Cem'den sonra şehre döndüm. Ama oradaki hayat, Semah’ın coşkusundan sonra bana boş ve sahte geldi. Şehirde aradığım her şeyi, sizin gaz lambanızın loş ışığında buldum."
Serkan, cebinden bir tomar para çıkardı ve Dede'nin önüne koydu. "Dede, ben büyük bir şirketin yöneticisiydim. Ama oradan kazandığım paranın çoğu, benim nefsimin ve haksız rekabetin ürünüydü. Bu para, bana haram. Bana ne yapacağımı söyleyin. Ben de sizin gibi, İnsan-ı Kâmil olmak istiyorum!"
IV. Dede’nin Son Yargısı
Dede, paraya dokunmadı bile. Gözleri, Serkan'ın pişmanlık dolu gözlerine kilitlendi. Dede, Ali'ye döndü.
"Ali, hatırlıyor musun? Bizim yolumuzda zenginlik değil, ihlas makbuldür. Bu paranın kendisi kirli değildir; kirlilik, onu kazanma biçimindedir. Görgü Cemi'nin emri, kusurun bedelini ödemektir."
Dede, Serkan'a son bir ders verdi: "Serkan, Tövben makbul olsun. Bu para, senin tövbenin bir hizmeti olsun. Bu parayı buraya bırakma. Git. Şağmir Köyü’nün etrafında, suya muhtaç köyler var. Bu parayı kullanarak onlara su kuyusu açtır. Böylece haksız kazancın, halka hizmete, yani Hakk’ın rızalığına dönüşsün. İşte o zaman senin tövben tam olur."
Serkan'ın yüzü aydınlandı. Dede'nin bu emri, onun için sadece bir ceza değil, aynı zamanda manevi bir kurtuluş yoluydu. O gece, Cem'de öğrendiği Hizmet ilkesini, en somut haliyle uygulayacaktı.
Bu olay, Ali’ye, Aleviliğin ne kadar somut, ne kadar toplumsal ve ne kadar adalet merkezli bir yol olduğunu bir kez daha kanıtladı. İnsan-ı Kâmil olmak, sadece ibadet etmek değil, dünyayı daha adil ve rızalık dolu bir yer haline getirmekti.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL