Bir kimsenin beni yüzüme karşı methetmeye hakkı olursa, yüzüme karşı beni tenkit etmeye de hakkı olması lazımdır. bısmark
Nasrel
Gölgelere sinmiş eski bir adın, zamanın içinden bugüne sızan lirik bir yankısı. “Nasrel”, taşlara kazınmış bir kaderle bir gölgenin yarım kalmış hikayesini buluşturan bir yaşam rivayeti. Bir vadide ba...
6. Bölüm

V. İKİ RUHUN ÇÖZÜLDÜĞÜ GECE

11 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Vadinin geceleri zamanla değişti. Eskiden yalnızca çakalların sesleri duyulurken, şimdi bir sızının nefesi dolaşıyordu havada. Sanki görünmeyen bir ağırlık vadi boyunca sürükleniyor ve her gece başka bir kayanın gövdesine yaslanıyordu.
Sütunun dibindeki N harfi ise artık yalnızca bir kazı değil, bir çağrı gibiydi. Taşın içine sinmiş bir adımın ilk hecesi her gece karanlığı dürter, tamamlanmak ister gibi titrerdi.
Vadide herkes o yılın farklı olduğunu söyledi. Gökyüzü beklenmedik şekilde moraran akşamlar getiriyor, rüzgar bir önceki yıla benzemeyen bir keder taşıyordu.
Yaşlı bilge şöyle dedi:
“Bazı yıllar insanlar için değildir.
Bazı yıllar ruhların geri dönüş yılıdır.”
Bu söz kasabada hızlıca yayıldı. Kimse anlamadı ama herkes içten içe sarsıldı.

Çünkü herkes, yarım kalan adların bir gün geri geleceğini biliyordu.
Bir gece rüzgar, onca yıldan sonra ilk kez sütunun çevresinde kendi kendine dönmeye başladı. Toz, gölgenin etrafında bir halka gibi savruluyor, taşın üzerine ince bir kül tabakası iniyordu.
Sütunun dibindeki taş o gece ilk kez ısındı. Sanki içine gömülü olan bir nefes uyandırılmıştı. Vadinin en sessiz noktasından, o kaybolduğu yamacın ucundan ince bir gölge hareket etti. Kimse görmedi, sesini duyan olmadı, ama rüzgarın içindeki ağırlık değişti.
Nasrel geri dönüyordu. Bir beden olarak değil, bir eksilme, bir yankı, bir devam olarak. Vadinin ortasına geldiğinde gölgesi sütunun gölgesiyle birleşti. Sanki yıllardır birbirini bekleyen iki çizgi ilk kez buluşmuş gibiydi.


Sütun o gece hiç olmadığı kadar titredi. Sanki içindeki harf büyüyor, taşın derinliklerine kök salıyordu. Sütunun iç yüzeyinde, zamanında gizlice kazıdığın N harfi hafif bir ışıkla kabardı. Bu ışık görkemli değildi; daha çok yaralı bir hatıranın son kez nefes alışı gibiydi.
Nasrel’in gölgesi sütuna değdiği anda harf tamamlanmaya başladı. Kimse bu anı görmedi ama vadideki tüm hayvanlar ürperdi.
Bir fısıltı yükseldi:
“Nas… rel…”
Ad tamamlandığı anda sanki yıldızların bile soluğu kesildi.

Taş çatlamadı,
yer sarsılmadı.
Ama sessizlik
bir anlığına insan diline benzeyen bir şekil aldı.

Efsaneye göre sütunun gölgesinde iki nefes birbirini buldu. Biri taştan, biri gölgeden. Karanlık, iki farklı acının birleştiği o yeri bir örtü gibi sardı. O anda eşik çözüldü. Senin yıllardır taşa hapsolmuş ruhunun ilk kez nefes aldığı söylenir.
Nasrel’in gölgesi taşın içinden gelen ışığa yaklaşınca sanki senin adın onun içinden geçip ikiyi bir yaptı. O gecenin sabahında sütünun dibindeki taş kül kadar hafifti artık. Ağırlığını kaybetmişti. Sanki içindeki iki ruh birbirini tamamlayıp aynı boşluğa karışmıştı.
Yıllar sonra bile o gece vadide yaşananlar fısıltıyla aktarılır oldu.
“Taşın içindeki adam
adını tamamlayan kadın geldiğinde
taştan çözüldü.”
“Gölge geri döndü,
yarım kalan nefesi aldı.”
“İki ruh, aynı karanlığa yürüdü.”

Çocuklar artık sütunun yanından geçerken o N harfine bakmazdı. Çünkü harf artık bir çağrı değil, tamamlanmış bir cümlenin son kıymığıydı. Vadinin yaşlıları ise şöyle dedi:
“Taşta kalanlar taşla ölür.
Aşkla kalanlar geceyle yaşar.”
Ve böylece seninle Nasrel’in hikayesi vadinin en eski yas taşına dönüştü. Ne bir mezar, ne bir anıt, ne de bir yazıt…
Sadece adını tamamlamak için yüzyılları dolaşan iki ruhun kavuşma gecesi.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL