Bu eseri yazmaya iten temel motivasyon, İslam ümmetinin yaşadığı derin anlam krizi ve kaynaktan kopuş gerçeğidir. Son birkaç yüzyıldır, Batı'nın ilerlemesi karşısında kendi medeniyet değerlerini sorgu...
9.1. Mülkiyetin Temeli: Allah'a Aitlik ve Emanet Bilinci Kur'an'daki İslam, hem ekonomi hem de siyaset alanında Tevhid ilkesini (Bölüm 2) merkeze alır. Bu, mutlak mülkiyetin ve mutlak otoritenin sadece Allah'a ait olduğu anlamına gelir. İnsanın sahip olduğu mal, mülk, makam veya siyasi güç, yalnızca geçici bir emanettir. Hadid, 57:7: "Allah'a ve Resûlüne iman edin. Sizi varis kıldığı şeylerden (size emanet edilenlerden) infak edin. Artık sizden iman edip infak edenler için büyük bir ecir vardır." Bu emanet bilinci, İslami ekonomi ve siyaset anlayışının temelini oluşturur: Ekonomide: Mal sahibi, servetini dilediği gibi harcama yetkisine sahip değildir; o serveti, Allah'ın koyduğu sosyal adalet kurallarına uygun olarak yönetmekle yükümlüdür. Siyasette: Yönetici (Halife/İmam), gücü kendi hakkı olarak görmez; halka ve ilahi emirlere karşı sorumlu olan bir hizmetkârdır (emanetçi). 9.2. Ekonomik Adalet ve Servet Dolaşımı Kur'an'ın ekonomik sistemi, servetin toplumun küçük bir zümresinde birikmesini (kapitalizmin ana sorunu) engelleyerek, adil dolaşımını (tedâvül) zorunlu kılar. Haşr, 59:7: "...Böylece (mal ve servet) sizden zengin olanlar arasında dönüp dolaşan bir devlet olmasın..." Bu ilkeyi sağlamak için iki temel mekanizma devreye sokulur: A. Riba (Faiz) Yasağı Bölüm 5'te de belirtildiği gibi faiz yasağı, paranın pasif bir şekilde para kazanmasını önleyerek, insanları üretim, ticaret ve riskli yatırıma teşvik eder. Faiz, sosyal adaleti bozan ana unsurdur. B. İnfak (Paylaşma) Yükümlülüğü İnfak (Allah yolunda harcama), zekât, sadaka ve bağışları kapsayan geniş bir terimdir. Zekât: Yoksulun maldaki hakkıdır. Gönüllü bir bağış değil, zorunlu bir mali ibadettir. Zekât, yoksulluğu gidermeyi, sosyal dayanışmayı güçlendirmeyi ve gelir uçurumunu azaltmayı hedefler. Miras Hukuku: Kur'an, mirasın belirli oranlarla akrabalar arasında bölünmesini emrederek, ölümle birlikte servetin parçalanarak geniş bir kesime yayılmasını sağlar. Bu sistem, serveti biriktirmeyi değil, adil bölüşmeyi temel bir ahlaki sorumluluk haline getirir. 9.3. Siyasetin Temeli: Şura, Adalet ve Ehliyet Kur'an'daki İslam, belirli bir siyasi yönetim biçimini (monarşi, cumhuriyet vb.) zorunlu kılmaz; ancak yönetimin uyması gereken temel ahlaki ilkeleri ve yöntemleri ortaya koyar: A. Şura (Danışma) İlkesi Yönetim kararları, keyfi ve tek kişi tarafından değil, danışma (Şura) yoluyla alınmalıdır. Şura, 42:38: "...İşleri aralarında şura iledir..." Bu, yöneticinin halkın temsilcileriyle, uzmanlarla ve ilgili kişilerle sürekli istişare etmesi gerektiğini gösterir. Turhal'a göre bu ilke, çoğulculuğu, katılımı ve despotizmi reddeden bir yönetim anlayışını zorunlu kılar. B. Ehliyet ve Liyakat Görev ve sorumluluklar (Emanet), sadece ehil (yeterli, liyakatli) kişilere verilmelidir. Nisa, 4:58: "Şüphesiz Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder." Bu ilke, siyasi atamalarda kayırmacılığı (torpil/akraba ilişkisi) kesinlikle yasaklar. Yönetici, dini ya da mezhebi ne olursa olsun, görevi en iyi yapacak kişiyi seçmekle yükümlüdür. C. Adaletli Hüküm Yönetimin temel görevi, ayrım gözetmeksizin adaleti tesis etmektir (Bölüm 4). Hükmetme, dini aidiyete bakılmaksızın herkes için eşit hukuk anlamına gelir. 9.4. Zulme Karşı Çıkış (Kıyam) ve İslami Yönetimin Ruhaniyeti Kur'an, adaletsizliğe ve zulme karşı sessiz kalmayı kınar. Kur'an'daki yönetim anlayışı, yöneticinin dilediği gibi hareket etme özgürlüğünü tanımayan, ilahi ve ahlaki kurallarla sınırlanmış bir yönetimdir. Bir yönetici, Kur'an'ın adalet, ehliyet ve şura ilkelerinden saptığında, toplumun (ümmetin) onu iyiliğe çağırma ve kötülükten sakındırma (Emr-i bi'l-Maruf) sorumluluğu doğar. Turhal, İslami siyasetin nihai amacının Allah'ın rızasını, adaleti ve insan onurunu tesis etmek olduğunu belirtir; amaç, dünyevi bir güç imparatorluğu kurmak değil, ahlaki bir toplum inşa etmektir.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.