Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
KRALI UYANDIRMAK ROMAN Hüseyin TURHAL
Adıyaman, Nemrut Dağı. Binlerce yıldır Kommagene Krallığı'nın sırlarını uykuya yatıran mistik zirve. Arkeolog Nurten, Defineci Hüseyin ve bilge Dayı, Kral Nemrut’un kayıp mezarını ve hazinesini bulma...
27. Bölüm

Kralı Uyandırmak: Üçüncü Bölüm Altın Tılsımın Bedeli ve Kaderin Bağlayıcılığı

20 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Kralı Uyandırmak: Üçüncü Bölüm
Altın Tılsımın Bedeli ve Kaderin Bağlayıcılığı

Karakuş Tümülüsü’nün dar tünelinde gergin bir sessizlik hüküm sürüyordu. Önlerinde, zemine oyulmuş Kartalın Gözü deliği vardı; efsaneye göre, bu deliğe soylu kan değmeden alt tünele geçiş mümkün değildi. Yanlış bir hareket ise, üst tünelin ölümcül tuzaklarını serbest bırakacaktı.
Hüseyin, elindeki parşömeni yere bıraktı. Nurten’e döndü. Gözlerinde, maceranın getirdiği heyecan değil, Nurten için duyduğu derin endişe vardı.
"Kan," dedi Hüseyin, sesi alçaktı. "Kralın kızı Laodike'nin hazinesi, sadece bir kadın kanıyla açılacak. Bu, bir büyü Nurten. Bir defineci ritüeli."
Nurten, eldivenlerini çıkardı. "Ben bir arkeologum, Hüseyin. Büyüye inanmam. Ama Kommagene Krallığı’nın ritüellerine inanırım. Laodike'nin annesi, hazineyi korumak için sembolik bir bedel istemiş. Bu, kanın gücünü değil, kraliyet soyuna ait kadın ruhunun cesaretini talep ediyor."
Şeref Dayı, elindeki gaz lambasıyla onlardan biraz uzakta duruyordu. "Kızım, senin ruhun cesur. Ama unutma, o kızı Kral sevdiği kadar, laneti de güçlüdür."
Hüseyin, elini Nurten’in omzuna koydu. "Bu riski almak zorunda değiliz. Dışarı çıkabiliriz. Bu laneti görmezden gelebiliriz."
Nurten, Hüseyin’in endişeli gözlerine baktı. Sofraz’ın merdivenlerinde başlayan o yoğun bağ, bu tünelin karanlığında artık inkar edilemez bir gerçeğe dönüşmüştü. Nurten, bu adam için sadece hazineyi değil, kendi hayatını da riske atmaya hazırdı.
"Hayır, Hüseyin," dedi Nurten kararlılıkla. "Biz buraya sadece tarih için gelmedik. Sen bana, bilim ve efsane arasında bir yol olduğunu gösterdin. Şimdi, bu yolun sonuna gitme sırası. O altın taç, sadece bir eser değil, Kommagene’nin kayıp kadınlarının sesidir. Ve o sesi duyacak tek kişi, bu tünelde benim."
Nurten, sırt çantasından küçük bir neşter çıkardı. Tılsım deliğine yaklaştı.
Hüseyin, Nurten’i kolundan tuttu. "Bırakın, ben yapayım. Benim kanım, sizin kadar değerli değil."
"Hayır!" diye karşı çıktı Nurten, Hüseyin'in elini iterek. "Lanet, sadece bir kadın tarafından çözülür dedin. Bu, benim görevim."
Hüseyin, omuzlarının düştüğünü hissetti. Nurten’in cesareti karşısında çaresizdi. Elini, Nurten’in yumuşak yanağına koydu.
"Sana bir şey olursa..." diye fısıldadı Hüseyin.
Nurten, elini Hüseyin’in avucunun üzerine koydu. Gözleri, sevgi ve vedanın garip bir karışımıyla parlıyordu. O an, tünelin baskısı ve ölüm tehlikesi, aralarındaki tüm profesyonel mesafeyi sildi.
"Bana güven, Hüseyin," dedi Nurten. "Tılsım, aşık olana yol gösterir. Bizim aşkımız, bu lanetten daha güçlü."
Hüseyin, gözleri kapalı, Nurten'in alnına bir öpücük kondurdu. Bu, tünelin kirli, rutubetli karanlığında verilen, kaderlerini mühürleyen kısacık, derin bir vedaydı.
Nurten, neşteri aldı ve parmağının ucuna küçük bir çizik attı. Kan damlası parmağından süzülürken, Nurten parmağını Kartalın Gözü deliğine değdirdi.
Kan, deliğe süzüldü. Bir anlık sessizlik oldu.
GÜM!
Beklenen mızraklar veya kum çökmesi olmadı. Bunun yerine, tüm tünel bir uğultuyla sarsıldı. Kartalın Gözü'nün etrafındaki zemin, metalik bir sesle dönmeye başladı. Nurten ve Hüseyin, hızla kenara çekildiler. Zemin, bir daire şeklinde dönerek açıldı ve altlarında, mumlarla aydınlatılmış, daha alçak ve daha kutsal bir tünele açılan bir giriş belirdi.
Tılsım çözülmüştü. Laodike'nin ruhu, Nurten'in cesaretini ve sevgisini kabul etmişti.
"Başardık!" diye bağırdı Hüseyin, hemen Nurten’i kollarına çekerek. Onu sıkıca kucakladı, az önceki korkunun ve rahatlamanın etkisiyle titriyordu. "Sen... sen gerçekten bir kraliçesin, Nurten."
Nurten, Hüseyin’e sarıldı. Parça parça biriken aşk, bu ölümcül sınav anında nihayet doruğa ulaşmıştı. Artık aralarındaki bağ, Kommagene Krallığı'nın en sağlam kayalarından bile daha güçlüydü.
Altlarında, mumların aydınlattığı tünel, onları Karakuş Tümülüsü’nün çekirdeğine, Kralın Kızı Laodike’nin Altın Tacı'na doğru çağırıyordu.
Sıradaki Bölüm İçin Öneriler:
Alt Tünele İniş ve Altın Taç: Ekibin alt tünele inmesi ve son odayı, Altın Tacı ve Kralın Kızı Laodike'nin hazinesini bulması.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL