Bir kimsenin beni yüzüme karşı methetmeye hakkı olursa, yüzüme karşı beni tenkit etmeye de hakkı olması lazımdır. bısmark
KENDİME RASTLADIM
Kendini bulma yolculuğu. İki ben'in çarpışması, Ruhun öte yüzü, Yarım kalmışlığın vücût bulmuş hali. Kendine itiraf etmekten korktuğun duyguların, Zamanın dışına paralel evrene açılan bir yarık. ...
1. Bölüm

Kendimi Arıyorum

54 Okuyucu
1 Beğeni
0 Yorum

---

Yağmurun toprağa ağır düştüğü bir akşamdı.
Pencere pervazıma vuran her damla, içimdeki bir yarayı yokluyor gibiydi.

Sanki gök, susarak anlatmaya çalıştığım her şeyi benden önce anlamış da, içimdeki yangına su serpiyordu.
Oysa bilmezlerdi; bazı yangınlar suyla değil, suyun dokunuşuyla daha da büyürdü.

Ben o günlerde, kendime bile yabancı bir sestim.

Dışarıdaki düzen aynıydı belki; ama içimde yıllardır kapalı duran bir kapının önünde bekleyip duruyordum.

Kimsenin görmediği, kimsenin adını bilmediği o kapı…

Ne tam açılıyor, ne tamamen kapanıyordu.
Aralığından zaman zaman sızan bir nefes, beni hem çağırıyor hem de geri itiyordu.

Kapının tokmağı yoktu.
Kilit de yoktu.
Asıl engel bendim.

İçimde dolaşan gölgeler, o eşiğin ardına saklanmıştı.
Adım atsam karanlığa düşeceğimi, geri çekilsem kendimden biraz daha uzaklaşacağımı biliyordum.

Arafta doğmuş bir ruhun, nereye ait olduğunu bilmeden yürüyüşü gibiydi bu.

Bu sabah,
çok eski bir çağrı, unutulmuş bir dua gibi içimden yükseldi:

“Beni bul.”

Bu kelimeyi her duyduğumda kalbimde bir düğüm çözülür, bir düğüm sıkılırdı.
Bulmak kolay değildi; çünkü insan en çok kendine kaldığında yanıyordu.
Ben ise kendime fazlasıyla kalmıştım.

O iç kapının önünde günlerce durmuş gibi hissettim.
Bazen gölgesi büyüyüp beni yutacak sanıyor, bazen yalnızca sessiz bir çizgiye dönüşüp kaybolacağını umuyordum.
Fakat hiçbir zaman tamamen gitmedi.
Sessiz bir eşik gibi, içimde beklemeye devam etti.

Sonunda, bir yerlerden tanıdık gelen bir sızıyla anladım:
O kapının ardında kim olduğumu unuttuğum bir hikâye yatıyordu.
Ve kapı her nefeste biraz daha aralanıyordu.

İçimde bir defter varmış meğer; yıllardır açmaya korktuğum bir defter.
Kapağında tek bir kelime yazılıydı:

“Kendine dön.”

Nereye?
Kime?
Hangi olaya?

Sayfaları çevirdikçe, başkasının değil, bizzat kendimin yazdığı ama yüzleştikçe hatırladığım bir hikâye çıktı karşıma.

Her kelime, içimin derinliklerinde yankılandı.
Her cümle bir kırgınlığı, bir teslimiyeti, bir sırrı içinden çekip çıkarıyordu.

Son sayfada şunu gördüm:

“Külün içinde kalan ateşi sen taşıyorsun.”

Ve işte o an…
O kapı ilk kez bana doğru açıldı.

Ben o akşam, yıllardır unuttuğum bir hakikate dokundum:
ilk defa kendime rastladım.


Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL