Hüseyin Hoca ve Yedi Boyutlu Zırh (Roman)
Hüseyin TURHAL
Başarı, bazen en ölümcül lanetiniz olabilir.
Ahmet Çalışkan, parlak zekâsıyla modern dünyanın zirvesine tırmanmış genç bir mühendisti. Ama bu parıltı, en yakın kan bağının, amcası Bahattin'in ruhunda...
2. Bölüm: Şeref Dayı ve Bir Umut Işığı Ahmet, o dehşet verici düşüncelerin ardından, son bir gayretle kendini dışarı attı. Bir parkta, banka çökmüş, gözleri ufukta donuk bir şekilde bakıyordu. Orada, kaderin ona gönderdiği son elçi ile karşılaştı: Şeref Dayı. Şeref Dayı, seksenlerine merdiven dayamış, bembeyaz sakallı, eski İstanbul beyefendisi tarzında giyinmiş, gözlerinde derin bir bilgelik taşıyan bir adamdı. Sessizce Ahmet’in yanına oturdu ve bir süre onu izledi. "Evladım, yüzünde ölümün gölgesi var," diye yumuşak ama tok bir sesle konuştu. "Seni bitiren şeyin ne olduğunu merak ediyorum. Maddi mi, manevi mi?" Ahmet, yutkundu. Bu yabancıya içini açmakta tereddüt etti ama Dayı’nın gözlerindeki samimiyet onu cesaretlendirdi. Titreyen bir sesle, geceleri yatağına çöken karartıdan, doktorların çare bulamamasından ve intiharın eşiğine gelişinden bahsetti. Şeref Dayı, Ahmet’in sözünü kesmeden, başını sallayarak dinledi. Anlatım bittiğinde, elini Ahmet’in omzuna koydu. "Bak oğlum," dedi. "Senin derdin bu dünyanın ilaçlarıyla çözülmez. Senin üzerine bir kötülük enerjisi yollanmış. Bu, eski tabirle Sihir ve Büyü'dür. Ve bu sihir, sana bir Cin Musallatı getirmiş. Psikiyatrlar haklı, ruhun bozulmuş, ama sebebi biyolojik değil, metafizik." Ahmet şok olmuştu. Bu, ona inanılan ilk andı. "Peki ne yapacağım Dayı? Çaresi yok mu bunun?" Şeref Dayı, gülümsedi. "Var elbette. Allah her derdin çaresini yaratmıştır. Ama sana yardım edecek kişi, doktor değil, İlmi Havas sahibi bir alimdir. Sen Adıyaman’a gideceksin. Orada Hüseyin Hoca’yı bulacaksın. O, sıradan bir hoca değildir. Kur'an’ı Havas ve Yıldızname İlmi bilir. Cifir ve Ebced Hesabı ile senin kaderine kimin dokunduğunu bile görür. Bir tek o, seni bu karanlıktan çıkarabilir." Şeref Dayı, bir anda kalktı ve kalabalığın arasına karışıp gözden kayboldu. Arkasında sadece Ahmet’in kalbine ekilen bir umut tohumu ve Adıyaman’ın ismi kaldı. Ahmet, cebindeki son parayı saydı ve o gece Adıyaman otobüsüne bilet aldı. Mühendislik kariyeri bitmişti, ama manevi kurtuluş yolculuğu başlamıştı.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.