Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için, dünyadakiler birbirini kırıp geçiriyorlar. imam gazali
Gönül Dergâhım
Gönül Dergâhım şiir kitabım....
58. Bölüm

Hac Vakti

7 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Hac Vakti

Hiç kendi yolculuğunuzu izlediniz mi?

Gerçek anlamda, ruhunuzu ararken,
bedeninizin neye dönüştüğünü hissettiniz mi?

An bu andır...

Vakit yazma vakti...

Vakit susma vakti...

Vakit hicret-i hayal vakti...

Yazmak istiyorum,
Yaşamak istediğim her ne varsa,

Duymak istediğim her ne varsa,
Görmek istediğim her ne varsa,

Bilmek istediğim her ne varsa,
Dokunmak istediğim her ne varsa...

Hayal kurmak istediğim her ne varsa, kısacası...

Bunu yazarken, ruhumda derin bir çağrı hissediyorum,
bir boşluk ki her anı, her düşüncesi,
her duygusu bir başka anlam arayışıyla dolu.

Ve işte burada, hepimizin bir arayış içinde olduğu o an;
var olmanın adıydı tavaf etmek.

Hayatın manasıydı tavaf etmek.

Kulluğun özüydü tavaf etmek,

İmtihanın gayesiydi tavaf etmek.

Aşkın ta kendisiydi tavaf etmek.

Evrenin merkezinde, öz benliğinizle tanıştığınız o an.

Ve bir anda, her şeyin anlamı yerine oturur:

Maddenin mana ile buluştuğu o andı tavaf etmek.

Sevginin isim almasıydı tavaf etmek.

Benlikten soyunup, "biz" olmanın adıydı.

Cem olmaktı, cemaat olmaktı.

Mahşeri anmaktı tavaf etmek.

Ve bir adım daha attığında,
gözlerinin derinliklerinde kendini bulursun:

Semazenler gibi ruhunla semah dönmenin adıydı tavaf etmek.

Zahirinle batının buluştuğu andı tavaf etmek.

Arafat...

Annemin, babamın beni görmediği,

Kardeşlerimin kendi derdine düştüğü,

Herkesin kendi günahlarını düşündüğü,

Amelleriyle yüzleştiği,

Kendi kulluğunu tarttığı vakitti Arafat.

Bir hüzün var burada, bir yalnızlık...

Bir arayış, belki de hepimizin ortak noktası:

İnsanlık için en derin sorular burada yankı bulur.

Sonra,
Hacer annemizin, İbrahim’i (a.s.) çölde yalnız bıraktığı,

Bir lokma ekmek, bir damla su arayışıdır.

Defalarca, dakikalarca, saatlerce yürüyerek,

Ve bir an, tek bir soru yükselir:
"Acaba evladımı kurtlar mı yedi?"

Telaşlı, korkulu yüreğiyle, İsmail’ine (a.s.) kavuşma anıdır.

Bu, kaybolan bir şeyin, yeniden bulunmasıdır.

Rabbena duasını okumaktı say etmek.

Koç kurban etmekti hac,
Arafat’a çıkmaktı hac,

Uzun uzun bekleyişti Arafat...

Ve hac...
Gözyaşlarıyla, nedamet selleriyle boğuşurken,

Hacıların Allah’a (c.c.) kulluğunu hatırladığı andı,

Geçmiş ve geleceği dualarda birleştirdiği yerdi Arafat.

Bağışlanmayı dilemekti haccın manası,

Kulluğu tatmaktı hac,

Rabbini sevmekti hac,

Ve emrine "lebbeyk" demenin adıydı hac.

Ama hac, bir başka boyut daha taşıyor:
Hira’ya çıkıp "İkra!"yı tefekkür etmekti hac,

Sevr Mağarası’na çıkıp, hicretin hikmetini anlamaktı,

Ve gözyaşlarının, taşlarda kaybolduğu anı.

Resulullah’tan (s.a.v.) izler aramaktı hac.

Ruhunun aşk sarhoşluğunda semalarda raks etmesiydi hac.

Yeniden dirilişti, yeniden doğumdu,

Kulluk bilinciyle tanışmanın adıydı hac.

Emre itaatti hac,
Beden elbisesini burada çıkarıp,

Ahiret elbisesini giyeceğinin habercisiydi hac.

Dünyanın fani, ahiretin baki olduğunu idrak etmenin adıydı hac,

Ve merhamete en çok sığındığın andı hac.

Rabbinin Habib’ini yarattığı, yaşattığı yeri, yöresiydi hac.

Asırlar öncesi İslamiyet’in yayıldığı yerin adıydı hac.

Gökteki yıldızlar gibi birbirinden değerli sahabelerinin yaşadığı,

Dolaştığı sokakların adıydı hac.

Ve son olarak,
Tekrar yaşadığın memlekete geri dönerken,

Tertemiz olup, tüm günahlarından arındığın yerin adıydı hac.

Ve sen, bu yolculuktan arınmış, saf bir kalp ile dönersin.
Büyük şeytanların yaşadığı şehirlerin adıydı hac,

Mina’da hacıların şeytanları taşladığı,

Ve taşlarken de kendi günahlarından arındığı yerdi hac.

Tüm sevdiklerini dualarına kattığın,

Salavatlar, Yasinler, hatimler hediye getirip,
Rabbine ikram ettiğin yerdi hac.

Katran karası günah yığınlarıyla kirlenmiş suretlerle gidip,

Tekrar arınarak, nurlar içinde insan suretiyle memlekete dönmenin adıydı hac.

Ve son olarak,
Ahde vefanın adıydı hac,

Elest bezmindeki verdiğimiz söze sadakatin adıydı hac.

Sahi sizin için Hacc ne demek?
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL