Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için, dünyadakiler birbirini kırıp geçiriyorlar. imam gazali
FİLOZOF KIRMIZISI
Filozof Kırmızısı, sıradan bir kadınken, hastalıklarla mücadele eden, ameliyatlar geçiren sonrasında engelli kalan, bu sırada eğitim yolculuğuna devam eden, aynı zamanda annelik yapmaya çalışan ve hay...
13. Bölüm

KISIM 3.2 Beklenen İyileşmenin Gelmeyişi

4 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
İlk ameliyatımın üzerinden on, on iki gün kadar geçmişti. Ancak benim durumumda ne belirgin bir düzelme vardı, ne de taburcu edilmeme dair bir gelişme. Hastane odasında geçen günler uzadıkça, zaman da ağırlaşmaya başlamıştı. Ameliyattan önce doktorumun verdiği vaatler ortada yoktu. Kısa süreli bir operasyon olacağı, birkaç gün içinde ayağa kalkacağım ve normal hayatıma döneceğim söylenmişti. Oysa bedenim bu anlatılanlara karşılık vermiyor, her geçen gün beni biraz daha içine çekiyordu.
Yürüyemiyordum. Bacaklarım hâlâ bana ait değildi. Belimdeki uyuşukluk ve ağırlık geçmek bir yana, varlığını daha net hissettiriyordu. O günlerde hissettiğim şey yalnızca fiziksel bir ağrı değildi; beklenen iyileşmenin gelmeyişi, içimde sessiz bir kaygıyı büyütüyordu.
Hastanede kalış sürem uzadıkça, ameliyat öncesinde anlatılanlarla yaşadıklarım arasındaki fark daha görünür hâle geldi. Bir şeylerin yolunda gitmediğini hissediyordum. Bu his, korkudan çok, bir farkındalık taşıyordu. Bedenimle aramda sessiz bir gerilim vardı ve bu gerilim kendini her sabah yeniden hatırlatıyordu.
İlk kez o günlerde, bu sürecin anlatıldığı kadar kolay olmayacağını anladım. İyileşme, kısa bir yol değil; uzun ve sabır isteyen bir bekleyişti. Hele de benim gibi diabet hastası olan bir insan için.
Günler geçtikçe kafamdaki sorular daha da belirginleşti. Bu sorular, yavaş yavaş yerini umutsuzluğa bıraktı. Sol bacağımı oynatamıyordum ve dayanılmaz ağrılar çekiyordum. Doktorum, yaşadıklarımın psikolojik olduğunu düşünüyordu.
Annemle konuştum. “Anne,” dedim, “bu böyle olmayacak. Doktor kontrole geldiğinde, onu odadan çıkarmayacağız. İkinci ameliyata ikna edeceğiz. Kesin bana yanlış yapılan ya da atlanan bir şey var. Yoksa yürüyememem ve bu kadar acı çekmem mümkün değil. Alt tarafı bir fıtık ameliyatı değil miydi?”
Doktoru ikna etmeyi başardık. On dakika süreceği söylenen ikinci operasyon iki saat sürdü. Sonradan anlaşıldı ki bel fıtığının alındığı bölgede ciddi bir sinir sıkışması vardı ve sinir serbest bırakılmadan ameliyat sonlandırılmıştı. Sıkışan sinir yerinden çıkarıldığında bir rahatlama oldu. Ertesi gün yürüyebildiğim için taburcu edildim.
Sözde iyileşmiştim. Ağrım yoktu. Aslında ilaçların etkisiyle hissetmediğim ağrılarla evime gönderilmiştim. Yürüyebiliyordum ve o an dünyalar benim olmuştu. Bu mutluluk birkaç gün sürdü.
Kısa süre sonra yeniden iki büklüm kaldım. Sol bacağım yine tutukluk yaptı. Ağrılar geri döndü ve yeniden kıvranmaya başladım. Doktorumla tekrar görüştüm. Meğer beni, sesimin çıkıp çıkmayacağını anlamak için tam iyileşmeden eve göndermişlerdi. Gerçek çok daha ağırdı. Fıtık ters bir yerde olduğu için alınırken zorlanılmış, omurgada kırıklar oluşmuştu.
Platin takılması gerekiyordu. Doktorum, “Tekrar yatış yapmamız lazım, platin ameliyatı şart,” dedi.
Şok olmuş bir hâlde eve döndüm. MR’larımı başka doktorlara da gösterdik. Sorduk, soruşturduk. Sonuç değişmedi. Titanyum platin takılması zorunluydu.
Evlatlarım küçüktü. Ben kendimi artık sakat bir anne gibi hissediyordum.
Kalben, ruhen, zihnen ve bedenen tükenmiştim. Ağlıyordum. Üzülüyordum. Bu süreçte Allah’a hiç isyan etmedim, sürekli Yüce Yaratıcıya sığındım, kaderimi Rabbime tevekkül ettim.
Çocuklarıma bakıp, onlara sadece sevgi verebildiğim anlarda, kendimi yetersiz ve eksik hissediyor, içten içe kahroluyordum.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL