İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. cafer b. muhammed
43. Bölüm

Dedemin Anıları 43.Bölüm Yürekten Gelen Dört Kol

19 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Okulun ilk günüydü. Sınıf öğretmenliğini yaptığım birinci sınıfa giriş yaptım. 3 saat boyunca muntazaman ders işledikten sonra 4. ders saatinde içeriye girip bu derste beraber resim yapacağımızı çocuklara söyledim. Hepsine kağıt ve boya kalemleri dağıttım. Herkes renk renk çiçekler, evler çizerken iki kolu da doğuştan olmayan 18 numaralı öğrencim Sümeyye Atsız da sadece arkadaşlarını izliyordu. Ben de onu ve yanında oturan 444 numaralı Betül Toros’u izliyordum. Yanlarına gidip kendilerine: -Siz neden çizmiyorsunuz, diye sordum.
Sümeyye kendi üstüne alındı bu sözü.

-Öğretmenim, çizmek istiyorum ama ellerimi kullanamadığım için çizemiyorum oysa resim yapmak benim en çok istediğim şeydir.
Bir an kendisine doğru baktım ve Sümeyye'ye;

‘‘Peki, Sümeyye sen şimdi resim yapıyor olsaydın ne çizerdin?’’

Sümeyye uzunca anlatmaya başladı. Gerçekten de çok güzel fikirleri vardı.

Ben de ona:

‘‘Aferin Sümeyye. Hayal gücün çok geniş ve çok güzel düşüncelerin var." dedim ve yanlarından ayrıldım.

Tabi bu Sümeyye için yeterli olmamıştı. Resmi bütün içtenliğiyle, kendi elleriyle çizmek istediğini hissediyordum. Ama şimdilik yapacak başka bir şey yoktu. Sümeyye için bir şeyler yapmalıydım fakat aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Ne yapacağımı bilemiyord- um.

Zil çaldı ve çocukları paydos ettik. Okuldan çıktık ve eve doğru yürürken Sümeyye'nin üzgün olduğunu fark ettim. Onun istekli olmasını ve hayallerini asla bırakmaması için bir sürü nasihatler verdim ama hiç faydası olmadı.

Okul başlayalı bir ay olmuştu. Sümeyye artık dayanamayıp olanları annesine anlatmış olmalı ki ertesi gün Sümeyye'nin annesi Zerda Hanım okula gelip sınıf öğretmeni olarak benimle konuştu. Zerda hanım'a kendisinin arzulu ve hırslı olmasından gayet memnun olduğumu söyledim ve ona güvenimin tam olduğunu ekledim. Zerda hanım gittikten sonra Sümeyye'yi yanıma çağırdım ve konuşmaya başladık. Ona ilde bir resim yarışması olduğunu söyledim ve Sümeyye'nin yüzü gülüyordu. Yüzünde mutluluğun izleri belirdi ama bana bir ay son- ra ilde bir resim yarışmasına nasıl katılabileceğini üzgün bir halde sordu.

-Sen başarırsın. Kendine güven.

-Ben ellerimi kullanamıyorum. Bu halde resim yarışmasına nasıl katılabilirim ki?

-Katılacaksın Sümeyye... Dahası çok başarılı olacaksın... Gerekirse ben sana yardımcı olacağım. Bu yarışmanın sana çok faydalı olacağını düşünüyorum. Haa, diyelim ki aksi yönde oldu ve başarılı olamadın. Başarısız bile olsan yine de namusunla, onurunla, gururunla mücadele etmek de sana yetecektir. Ama sen bu yarışmaya girersen asla kaybeden olmayacaksın. Ben inanıyorum sana...

Derse girmiştik. İkimiz de neler yapabileceğimizi düşünüyorduk ama henüz bir çare bulamamıştık. Teneffüste öğretmenler odasına gittiğimde masanın üstündeki gazeteyi okurken gördüğüm manşet dikkatimi çekmişti. Engelli çocuk ayaklarıyla resim çiziyordu. Birden hafifçe gülümsedim ve teneffüsümü erken bitirip sınıfa doğru gittim ve koridorda gördüğüm Sümeyye'ye: "Güzel bir haberim var sana" dedim. Sümeyye de şaşkınlığını gizlemeyip ne olduğunu sordu. Ayağıyla resim çizen çocuğun haberini Sümeyye'ye gösterdim. Kendisi çok şaşırmıştı. Birden yüzünde umudun izlerinin belirdiğini gördüm. Bana düşen görev destek olmaktı. "İyi ama nasıl olacak, kim öğretecek?" diye soruları sıralıyordu ki ben de birden "Kızım ben senin yanımda olacağım, ne yapacağımız belli. Bu manşet bize yol gösterecek. Hiç vakit kaybetmeden hemen çalışmalara başlayalım." dedim. Okulun son ders saatinden sonra okulda kaldık ve ben Sümeyye'den sırasına birkaç kâğıt ve boya kalemi koymasını istedim. İlk olarak kalemi ayak parmaklarının arasına sıkıştırdım ve kalemi ayak parmaklarıyla tutmaya çalışıyordu. Sonra ayağını yerden kaldırarak kâğıdın üzerine bir şeyler çizmeye başladı. Ben ise ona cesaret vermeye çalışırken Sümeyye ise "Bu da olmadı off!" diyerek kâğıtları karalıyordu. Zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştık. Pencereden dışarı baktığımızda havanın karardığını fark ettim. Sümeyye denemelerine devam ediyor fakat asla pes etmiyordu. Vakit geç olduğu için ondan izin isteyerek eve gittim.

Ertesi gün okulda olanları öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Sümeyye'nin yanına gidip: "Aferin Sümeyye, hayallerinden vazgeçmeyip onları gerçekleştirmek için çaba göstermen gerçekten çok güzel bir şey." diyerek Sümeyye'yi cesaretlendiriyordum. Gün geçtikçe Sümeyye'nin kendine olan güveni artıyordu. Bunun üzerine ben de Sümeyye'nin bu çalışmasını okulda da devam ettirebilmesi için elimden gelen her şeyi yapıyordum. Artık sınıfımızda Sümeyye için bir köşe vardı ve Sümeyye çalışmalarına orada devam ediyordu. Yarışmaya bir hafta kalmıştı ama Sümeyye de bayağı ilerletmişti kendini. Hatta Sümeyye yarışmaya katılacağı resmi bile yavaş yavaş yapmaya başlamıştı. Yarışmaya az kaldığı için mi nedir günler daha hızlı geçmeye başlamıştı. Sümeyye hem evde ailesinin destekleriyle hem de okulda benim nezaretimde yorulmak bilmeden gece gündüz çalışıyordu. Yarışmaya eser göndermek için son gün perşembe günüydü ve iki gün kalmıştı.

Sümeyye salı akşamı resmi bitirmiş olmalı ki çarşamba sabahı resmi bana teslim etti. Gerçekten muhteşem olmuştu. Ben de hiç vakit kaybetmeden Sümeyye'nin resmini yarışmaya gönderdim. Daha sonra da sonuçların bir hafta içinde açıklanacağını öğrendim ve bunu da Sümeyye’ye bildirdim. Sümeyye bu bir haftayı nasıl geçireceğini bilmiyordu. Her gün farklı bir duyguyu yaşıyor adeta yerinde duramıyordu. Sonuçların açıklanacağı gün artık gelmişti. Ders çıkışında beklediğim haberi aldım ve sonra mutlu bir şekilde teneffüse çıkan Sümeyye’ye doğru tebessüm ederek baktım. O da yarışma ile ilgili bir haber mi olduğunu sorunca bunun üzerine ben de bunun üzerine gözlerim dolu ‘’Evet’’ dedim ve "Manisa il birincisi oldun. Tebrik ederim kızım." diye ekledim. Bütün herkes coşkuyla alkışlamaya başladı. Önce sınıf, ardından da tüm okul alkış sesiyle inliyordu. Sümeyye yarışmayı kazanarak önyargıları da yıkmıştı. Ben de kendisine "Kendine güvenmeyi asla bırakma! Sen çok azimli bir kızsın ve senin başaramayacağın şey yok" dedim. Bu sözlerden sonra Sümeyye'nin kendine olan güveni iki katına çıkmıştı.

Sümeyye'nin resme olan merakı ilerleyen yıllarda da devam etti. Ortaokul ve lisede resim yarışmalarının olmazsa olmazı olmuştu. Liseyi bitirdikten sonra da konservatuvara hazırlanmaya başlayacağını söylüyordu. İlk tanıdığımda kolları olmayan bu muhteşem kız, yüreğinden dört kol çıkartıp hayata sarılmıştı.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL