Gönlünün arzusuna göre iş yapma ki, sırtına pişmanlık yükü yüklenmeyesin. ferideddin attar
28. Bölüm

Dedemin Anıları 28.Bölüm Alaşehir ‘’Mehtap’’ Sineması'nın Mendilleri

16 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Arifiye Köy Enstitüsü’nde eğitime başlamadan önce Alaşehir’deki Halkevi’nde kitap okuduğum saatler dışında Mehtap sinemasında ya aksiyona ya da trajik filmler izlemeye gitmeye bayılırdım. Hele acıklı filmlere gidip de o filmlere ağlamaktan gözlerinin şişmesinin, o duyguları yaşamanın yeri başkaydı benim için. O zamanlar sinema salonları ikiye üçe bölünmemişti, farklı farklı oturumlar halinde film gösterimleri yapılmıyordu. Herkes tek salonda izliyordu filmleri. Önde salon perdeye en yakın yer 5-6 dizili koltuklar... Arada bir demir set sonra koltuk tabir ettiğimiz bölüm bu bayağı 15-20 sıra… Arkada loca… Üst katta balkon ve en arkada 5-10 loca yaklaşık 4-5 kişi alan yer… O zamanlar gişe ve kontrol görevlileri vardı sinemaya gelen insanları kontrolden geçmeden salona almıyorlardı. Bir de sinema salonuna girdiğimizde gazozculuk yapan Hasan Bey’in meşhur gazozları satılırdı. Bunlar hep gençliğimizin, çocukluğumuzun satın alınamayacak hatıralarıydı…Film başlayıncaya dek, bir yerlerde eski zaman şarkıları çalınırdı boyuna... Saçlarını yandan ayırmış beyaz gömlekli delikanlılar; bakışlarını yerden kaldırmayan, ama beğenilmeyi delicesine isteyen kızlar; ailesinin sorumluluğunu her gittiği yerde omuzlarında taşıyan orta yaşlı babalar; eşarplı ev hanımları... Cıvıl cıvıl kaynaşırlardı filmin başlayacağı ana kadar... Akasyaların, iri pembe güllerin, beyaz badanalı duvarlara tırmanan mor sarmaşıkların süslediği bir bahçe içinde, sarıya ya da maviye boyalı tahta sıralara oturur, filmler seyrederdik... Yine bir gün hiç unutmam, Yılmaz Güney’in bir filmine gitmiştim. O günlerde çaylak, yağız bir delikanlı idim. Yılmaz Güney’in hapishanede günleri sayılı, birkaç gün sonra cezaevinden çıkacak. Bulunduğu koğuşta bir tane eli maşalı berber, genç bir yağız oğlanın saçlarını elinde makasla keserken aynı zamanda genç yağız oğlanın vücuduna doğru makası saplayarak çocuğa işkence yapıyordu. Yılmaz Güney de bu manzarayı görünce dayanamayıp işkenceci berbere doğru atılıp üzerine doğru çullanarak elinden makası alıyor ve işkenceci berberi oracıkta şişleyerek berberin hem saçını kesip hem de saç kesiminde kullandığı makasla işkence ettiği genç oğlanı eziyetten kurtarıyor. O anda ben de kendimi bu sahneye o kadar kaptırmışım ki istemsizce ayaklarımı pat diye öne doğru fırlattım. Onda da önümdeki koltukta adam varmış, adam ayaklarımı bana doğru savurup ters ters baktı. Adamdan az daha dayak yiyordum. Adamdan özür dileyerek filmi izlemeye devam ettim. Yılmaz Güney filmde hapishane mahkumu genç oğlana makasla işkence eden berberi marizledikten sonra ellerini havaya kaldırıp: ‘‘Gardiyanlar, götürün beni!’’ diye bağırıyor. Gardiyanlar ve görevliler de Yılmaz Güney’i o koğuştan alıyorlar. O sahne beni çok duygulandırmıştı. Alaşehir "Mehtap" Sineması'nın ağlayan sinemaseverlere 50'li yıllarda dağıtmış olduğu desenli, yazılı, resimli mendille gözyaşlarımı sildim. Mendilin üstünde ‘‘Gözyaşlarınızı silmek için bu mendile ihtiyacınız olacaktır.’’ yazısı yazıyor, yazının altında da Venüs film – Niyazi Gözümoğlu yazıyordu. Niyazi Gözümoğlu İzmir’in köklü ailelerinden biriydi ve eski bir sinemacıydı. Gözümoğlu, İzmir'in ilk apartmanı ve olan Anadolu Apartmanı'nın yanındaki bahçeyi kiralayıp oraya Gözümoğlu Sineması'nı kuran adamdı. İzmir Meriç matbaasında basılan ve Niyazi Gözümoğlu’nun mührünün vurulduğu bu mendiller o yıllarda çok revaçtaydı. Hem filmlerde ağlayıp hem de bu mendille gözyaşlarımı silmenin yeri bende ayrıdır. Şimdi tabi sinemalarda ne mendil dağıtılıyor, ne de sinemalarda izlenen filmlerde insan kendini yaşıyor. Hiçbir şeyin tadı tuzu kalmadı.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL