Benim hayvan pazarından tanıdığım, keçilerimi ondan satın aldığım bir adam vardı, adı Engin’di. Ben bir gün Engin’e soruyorum: ‘‘Engin, sen Kulalı mısın, Alaşehirli misin?’’ Bu soru üzerine Engin: ‘‘Hocam, benim ebem Kulalıymış.’’ dedi. Ben de: ‘‘Ama şimdi olmadı, sen şu an işi berbat ettin. Sen açık açık Kulalıyım desen ya Engin. Öyle ya eben Kulalı olunca sen de Kulalı sayılırsın.’’ dedim. Engin Karacalar Köyü’nde yaşardı. Alaşehir Tepeköy’den giderken yolu geçince Karacalar Köyü’ne ulaşıverirdi. Engin boş zamanlarında keçilerini hep otlatmaya giderdi. İşlerini bitirince de Dişipınar’a giderdi, yani pınar ağaçlarında keçilerini otlatırdı. Bir gün ben Engin’e: ‘‘Dişipınar’da bu hayvanları yayıyorsun sen, bunları çevirip güdüyorsun. İyi de, yalnız canavarlar gelip bu hayvanları yemiyor mu?’’ diye sorunca Engin bana:
‘‘Yemez olurlar mı hocam, kurtlar geliyorlar parçalayıp yiyorlar.’’ dedi.
Ben de o anda ‘‘Engin, o zaman ne duruyorsun, vursana o kurtları!’’ deyince Enginoğlan: ‘‘Vuramam hocam, doğanın dengesi bozuluyormuş.’’ dedi. O zaman da ben Enginoğlan’a şunu deyiverdim:
‘’O zaman kurtların kapmadığı hayvanlarından üç tanesini satın alayım, o mallar benim olsun, götürüp götürüp kurban edeyim, üç tane falan ver bana’’ dedim. O zaman da: ’’Hocam her zaman senindir onlar, götür götür kurban et sen.’’ yanıtını aldım.
İşte bu Engin’in bir gün Akkeçili Köyü’nden bağ aldığını işitince aynen Engin’e şöyle görüş beyan ettim: ‘‘Ah be Engin, daha ne istersin be! İşte ne güzel oğlaklarınız var, keçileriniz var. Daha ne istersin sen? Ne yapacaksın bağ alıp da!’’ Bunun üzerine Engin de çok iddialı konuştu: ‘‘Kazım hocam, biz köylü insanıyız, bizim elden her şey gelir.’’ dedi. Günlerden bir gün Engin’in bağında kestiği üzümleri satın almaya gelen tüccarlar Engin’in üzümlerine fiyat biçmeye kalktılar iyi mi! Engin üzümlerim kilosunu 15 ₺ üzerinden satmaya çalışınca tüccarlar Engin’in üzümleri için: ‘‘Senin üzümlerinin kilosu 15 üzerinden mümkün değil satılamaz, çünkü senin üzümlerinin tanesi bize uygun olan örnek, numune üzüm modelleriyle uyuşmuyor ki. O yüzden bu üzümlere 15’nin çok olduğunu düşünüyoruz.’’ Engin’in tüccarlarla giriştiği sıkı pazarlıktan sonra üzümlerin kilosunun 12 üzerinden satılması kararı çıkmıştı. Ama Engin için bu pek iyi bir alışveriş olmamıştı keza bu satıştan istediği kârı elde edememişti. Zaten sonrasında yanıma gelip: ‘‘Hocam sen haklı çıktın, benim bu bağcılık işlerimde gelirlerim giderlerimi karşılamaz oldu, çok zarar ettim, tüm bağlarım şu anda hacizlik, seni dinlememekle hata ettim, bu bağcılık işine hiç girmeyecektim.’’ diye dizlerini dökerek bana hak verdi. Ama heyhat, son pişmanlık boşunadır, hiç faydası olmaz.