Çirkin ve zarafetten yoksun bazı kadınlar, gerektiği gibi övmesini bildiklerinden, ömür boyunca sevilmişlerdir. andre mauroıs
BEN BİR AŞK SEVDİM
Bir Aşkın Şiirden Hikâyeye Yolculuğu Bazı duygular yazılmaz, yaşanır. Biz hem yazdık… hem yaşadık. Bir adamın kalbiyle başlayan, bir kadının sesiyle yankılanan ve bir veda ile devam eden—bir aşkı...
4. Bölüm

Geriye kalan

105 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Her şey sustuktan sonra başlar insan kendini duymaya.
Sözler biter, anılar da yavaşça çekilir köşeye... Geriye kalan, yalnızca bakışların çarpıp durduğu boş bir sandalye, yastığında izi kalmış bir omuz ve duvarda bir türlü düşmeyen sessizliktir.

Ben hâlâ o sessizlikte yaşıyorum.
Ne adını anıyorum, ne yüzünü çiziyorum aklıma…
Ama bazı sabahlar, kahvemi içerken bardağın kenarındaki buğuda senin nefesini sanıyorum.
Bazı akşamlarsa, rüzgâr camı titretince, döneceğini sanıyorum.
Ama sadece sandım.
Çünkü artık sadece geriye kalanım.

**

İnsan bazen bir eşyanın yerini değiştirmez sırf o dokundu diye.
Ben de değiştirmedim.
Kupam hâlâ aynı rafta, penceredeki çiçek bile senin güneşe döndürdüğün yönde.
Belki de içten içe umut ettim;
bir gün gelir, her şey bıraktığın gibi bulunsun istedim.
Ama zaman, bize hiç sormadan geçiyor.
Senin olmadığın her gün biraz daha alışıyorum,
ve bu alışmak, bir iyileşmek değil,
bir kabullenmenin adımlarını atmak gibi...
Ağır, yavaş ve biraz hüzünlü.

Bazı günler bir fotoğrafın ucundan tutuyorum,
gülümseyen bir yüz buluyorum—ama sen değilsin.
Sen hep en çok susarken benimleydin,
şimdi gürültüler içinde bile yalnızım.

**

Bazen kendi içimde yürüdüğüm yollar sende son buluyor.
Bir şarkı çalıyor uzaktan, bilmediğim bir dilde ama bildiğim bir acıyla.
Seninle sustuğum anları hatırlatıyor bana.
Sözsüzdük… ama en çok o zaman anlardık birbirimizi.
Şimdi ise binlerce kelimeyle bile açıklayamıyorum eksikliğini.

Rüyalarıma uğramıyorsun artık.
Belki de ben seni düşlerken fazla gerçek yaptım.
Bir düş olmaktan çıkıp,
bir yara gibi kaldın içimde.
Kabuk tutar sandım, ama bazı yaralar hafızayla örtülüyor sadece.
Bir sözcükte, bir kokuda, bir yabancının gülüşünde yeniden açılıyor.

En çok da geceleri…
Bir sigaranın dumanı gibi yayılıyorsun odaya.
Camı aralıyorum, belki rüzgâr seni taşır diye.
Ama rüzgâr artık sadece perdeyi oynatıyor,
içimi değil.

**

Bir insan gider, ama eşyaları kalır, sesi duvarlarda çınlar…
Sen gittin.
Ama sana ait olmayan her şey bile seni anımsatır oldu.
Sokakta oynayan bir çocuğun kahkahasında,
bir kadının rüzgârda savrulan saçlarında,
bir adamın bana sorduğu "iyi misin?" sorusunda…
Hep senden bir iz buldum.

Oysa seni unutmak istemedim ki.
Sadece acım azalsın istedim.
Her gün aynı yere bakan gözlerim biraz yorgun,
ama her sabah seni beklemeye devam ediyor.
İçime gömdüğüm seni,
dışarıdaki her şey tekrar tekrar uyandırıyor.

Ben seni affettim mi bilmiyorum.
Gitmiş olmanı kabul ettim sadece.
Çünkü bazı vedalar, affa değil, sadece sessizliğe sığınır.
Ve ben o sessizliğe sığındım.
Kendimi fazla kaybetmeden,
seni de tamamen kaybetmeden yaşamak için…

**

Ama her şey bitmedi, biliyorum.
Çünkü içimde hâlâ kıpırdayan bir şey var.
Tam adı konulmamış bir his,
belki de sadece bir hayal…
Ama canlı.
Kuru toprağın altında biriken su gibi
gün yüzüne çıkmak isteyen bir umut.
Ve o umut…
Seninle ilgili değil belki artık,
ama senden sonra da nefes alan bir benle ilgili.

Bazen bir sokaktan geçerken,
hiç bilmediğim bir yöne dönüyorum.
Sanki o köşede sen çıkacaksın karşıma.
Bazen bir telefon titriyor elimde,
adı sensiz bir mesaj gelse de,
ben hâlâ senmişsin gibi açıyorum.

Delilik mi bu, yoksa sadakat mi?
Bilmiyorum.
Ama hâlâ içimde bir şey fısıldıyor:
"Belki bir gün…"

Ve işte bu ‘belki’yle yaşıyorum.
Geriye kalan, aslında bu belki.
Beni her sabah yatağımdan kaldıran,
her akşam perdeleri kapatırken iç geçirtip susturan…

**

O gece gökyüzü karardı aniden.
Martın sonuydu ama hava birden döndü.
Rüzgâr öyle bir uğultuyla çarptı ki camlara,
sanki biri “Ben geldim” dedi usulca.
Perdeler delice savruldu,
kalbim de onlarla birlikte...

Ayağa kalktım, pencereye yürüdüm.
Cam buğuluydu.
Elimi kaldırıp bir iz bıraktım—çocukken yaptığım gibi.
Ve tam o an,
karşı apartmanın girişinde tanıdık bir silüet…
Kesin emin olamadım.
Ama kalbim çoktan tanımıştı.

Bir şey söylemedi rüzgâr.
Sadece kapıyı araladı,
ve içeri eski bir kokuyu getirdi.
Senin gibi kokuyordu.
Ya da sadece ben, seni hâlâ bekleyen yanımla
öyle hissettim.

Belki bir hayaldi…
Belki bir işaretti.
Ama o gece,
bir şey değişti içimde.


Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL