İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. cafer b. muhammed
Aşkın Kanatlarında: Bir Yunus Hikayesi Roman Yazar: Hüseyin TURHAL
AŞKIN KANATLARINDA: Bir Yunus Hikayesi 13. yüzyıl Anadolu'su. Toprak çatlaktı, gök suskundu. Kıtlık, sadece tarlaları değil, insanların ruhunu da kurutuyordu. Biçare Yunus, sıradan bir çiftçiydi. Kö...
6. Bölüm

BÖLÜM 3: Nefes'in Pişmanlığı

10 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
BÖLÜM 3: Nefes'in Pişmanlığı
💔 Bırakılan Buğdaylar
Yunus, Hacı Bektaş-ı Veli’nin dergâhından uzaklaşmış, ancak attığı her adımda kalbi bedeninden geride kalmış gibi hissediyordu. Dervişin son sözleri, bir hançer gibi zihnine saplanmıştı: "Nasibin, Taptuk Emre'nin kapısında gizlidir."
Toprağın üzerinde öylece duran buğday çuvallarına baktı. Yüzlerce insanın açlığını giderecek bir hazineydi bu. Ama o an, Yunus'un gözünde buğdaylar; kaybedilmiş bir fırsatın, elden kaçırılmış bir sırrın cansız kanıtıydı.
"Ben ne yaptım? Binlerce yıllık dermanı, bir mevsimlik doyuma değiştim!"
Pişmanlık, kuru toprağın üstünde yükselen bir toz bulutu gibi onu sarmıştı. Köyü, çoluk çocuğu düşünmüştü, evet. Ama bu endişe, onu asıl olanı görmekten alıkoymuştu. Nefes. Hünkâr'ın sunduğu o söz, o manevi kudret, belki de sadece köyün değil, bütün bir memleketin ruhsal açlığını giderecek derman idi.
Yunus, çaresizlik içinde yere çöktü. Ne geri dönüp buğdayları alabilirdi (zira o buğdaylar artık manevi bir yük olmuştu), ne de köyüne eli boş dönebilirdi. Tek bir çıkış yolu vardı.
🛤️ Kutsal Yük: Pişmanlık
Yunus, buğday çuvallarını geride bıraktı. Sadece heybesini ve alıçlarını aldı. Yolu şimdi daha uzundu, çünkü sadece fiziksel bir mesafe kat etmeyecekti; ruhsal bir uçurumu aşmak zorundaydı.
Yeni rotası, Taptuk Emre'nin dergâhıydı.
Yolculuk sırasında, Yunus sürekli kendini sorguladı.
Neden buğdayı seçtin? Nefsine yenildin mi?
Hayır. Sadece çevremdeki acıyı dindirmek istedim.
Ama derman, geçici olanı seçmekle bulunur muydu?
Bu sorgulamalar, Yunus’un yolda söylediği ilk mısraların tohumları oldu. Henüz ahenkli bir şiir değildi, sadece kalbinden kopan bir feryattı:
"Aşkın aldı benden beni, bana seni gerek seni."
Bu mısra, aslında bir niyet beyanıydı. Artık dünyalık (buğday) ona gerek değildi. O, seni, yani Hakikat'i ve O'na ulaştıracak olanı (Nefesi) istiyordu.
🌳 Eşiğe Vuran Nefes
Günler, haftalara karıştı. Yunus, yorgun, aç ve umutlu bir şekilde nihayet Taptuk Emre'nin dergâhının bulunduğu ormanlık alana ulaştı. Orası, Hacı Bektaş'ın dergâhının sükûnetinden farklıydı; daha yalın, daha çok doğanın ve emeğin kokusu sinmişti.
Geniş bir çayırlığın kenarında, mütevazı bir yapı ve etrafta çalışan dervişler vardı. Yunus, kapıya değil, bir kenara çekildi. Kendini, o ulu kapıya girmeye henüz layık görmüyordu.
Bir derviş, elinde baltayla ormana doğru giderken Yunus'u fark etti.
"Yabancı, ne ararsın buralarda? Aç mısın, yolcu mu?"
"Ben," dedi Yunus, sesi kısıktı, "bir pişmanlık yolcusuyum. Nefes için, Hakikat için geldim. Taptuk Emre'nin kapısına."
Derviş gülümsedi. "Öyleyse bil ki, burası öyle bir kapıdır ki, içeri girmekten daha zordur o kapıda durmak."
Yunus'un gözleri parladı. "Ben dururum. Her ne görev verilirse yaparım. Yeter ki o Nefesi bana verin."
Tam o anda, kapıdan Taptuk Emre çıktı. Hünkârın aksine, daha yaşlı, daha sade giyimliydi. Yunus'a doğru yürüdü ve tam önünde durdu. Taptuk Emre'nin gözleri, Yunus'un kalbindeki Hacı Bektaş'ın emaneti olan o Nefesi taşıyıp taşımadığını kontrol eder gibiydi.
"Biliyor musun Yunus," dedi Taptuk Emre, sesi bir pınar gibi berraktı. "Bu dergâhın sana vereceği en önemli şey, ne buğday ne de sadece Nefestir. En önemlisi, pişmektir. Şimdi git. Bize sadece düz odun getir. Yıllarca, dağdan eğri odun değil, sadece düz odun getir. Ve bekle. Sözüm, o Nefesi sana verecektir."
Yunus, emri sorgulamadı. Eğri odunun, kendisi gibi eğri bir nefsi temsil ettiğini anladı. Artık görevi, hem bedenen hem ruhen düzelmekti.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL