Leyla Demir, 28 yaşında, hayatını eski kitapların huzurlu kokusu ve katı bir rutin üzerine kurmuş bir kütüphanecidir. Onun dünyası, her sabah bindiği T1 tramvayının arka vagonundaki sessiz, pencere ke...
Dokuzuncu Bölüm: Sözlerin Gürültüsü Leyla, o gece uyuyamadı. Yatağında dönüp dururken, aklı Çemberlitaş’ta bıraktığı nottaydı. O not, bir soru olmaktan çok, Can’a yönelik bir suçlamaydı: Senin dünyan, bize izin vermiyor. Onun hayatı hep sessiz ve öngörülebilirdi. Oysa Can’ın hayatı, her an anons edilen bir acil durum çağrısıyla bölünebilirdi. Leyla, bu belirsizliğin ortasında bir ilişki kuracak kadar cesur olup olmadığını bilmiyordu. Üstelik Can, ayrılırken bir açıklama bile yapmamıştı; sadece gitmişti. Ertesi sabah, Leyla rutini tamamen bozdu. Kütüphaneye gitmek için acele etmedi. Tam tersine, tramvay durağına her zamankinden yirmi dakika daha erken vardı. Artık arka vagondaki sessiz sığınağına değil, rayların hemen yanındaki bekleme bankına oturdu. Elinde şiir kitabı yerine, sadece dünün hayal kırıklığını taşıyordu. Beklediği tramvay durağa yanaştığında, Can’ın içinde olup olmadığını hemen anladı. Çünkü o tramvaydaki gölgeler tanıdıktı. Can, gece vardiyasından çıkmıştı. Gözlerinin altında koyu halkalar vardı ve üniforması dünkü acil durumun yorgunluğunu taşıyordu. Tramvayı son kez park edip kabinden çıkarken, Leyla’yı kapının hemen yanında beklemiyor, doğrudan kabinin önünde dururken gördü. Can, şaşırdı. Yüzündeki yorgun ifadeye, suçluluk duygusu eklendi. "Leyla," dedi Can, sesi kısıktı. "Çemberlitaş’taki notunu gördüm. Özür dilemek için seni arayacaktım." Leyla, beklemeden konuşmaya başladı. Sesi, tramvayın kalkış gürültüsünden daha keskindi. Bu, Can’ın notlardan sonra Leyla’dan duyduğu ilk gürültüydü. "Özür dilemene gerek yok," dedi Leyla, elini havada kaldırarak. "İşini yaptın. Raylar durdu, sen gittin. Benim anlamadığım tek şey şu: Senin hayatında benim için ne zaman yer var, Can? Ben bir buluşmaya gittiğimi sanıyordum. Sen ise, o acil durum çağrısını, benden daha çok istediğin bir davet gibi kabul ettin." Can, yorgunluğuna rağmen savunmaya geçti. "Öyle değil! O hat durursa, yüzlerce insan mağdur olur. Benim sorumluluğum var. Benim işim bu! Bir kazadan sonra..." Sesi aniden kesildi. Travması, öfkesinin önüne geçmişti. Leyla, sesini alçattı ama sözleri yumuşamadı. "İşte benim korktuğum şey de tam olarak bu, Can. Sorumlulukların, senin travmaların, o rayların gürültüsü... hepsi aramızda. Ben, o kulübede seninle bir sığınak bulduğumu sandım. Ama sen, en ufak bir sarsıntıda beni geride bırakıp sığınağımdan kaçıyorsun." Can, Leyla'nın sözlerinin ağırlığı altında ezildi. Etraflarından geçen yolcuların telaşı bile bu anın yoğunluğunu bozamıyordu. "Sana güvensizlik vermekten nefret ediyorum," dedi Can, sesi neredeyse fısıltı halindeydi. "Ama benim hayatım... sürekli hareket etmek zorunda. Seni kendimden uzak tutmaya çalışmamın nedeni de buydu. Benim dünyamda bir kütüphaneci için güvenli bir durak yok." Leyla’nın gözleri doldu. Can’ın sözleri, onun kendi içindeki en büyük korkusunu doğruluyordu: Aşk, rutinin dışına çıkmaya değmeyecek kadar kırılgandı. "O zaman," dedi Leyla, derin bir nefes alarak. "Senin için bindiğim son tramvay buydu, Can." Leyla arkasını döndü. Bu kez, kaçan o değildi. Can'ın yorgunluğuna ve hayal kırıklığına bakmadan, durağın merdivenlerinden kütüphanesine doğru, her zamanki rutinine geri dönmek istercesine yürümeye başladı. Can, elindeki telsizle ve üniformasıyla Leyla’nın ardından baktı. Leyla, ona bir bilet vermişti, ama şimdi bileti yırtıp atan kendisiydi. Leyla’nın geri dönüşü yoktu. Can, yorgun elleriyle kabinin kapısını açtı ve boş tramvayın içinde, Leyla'nın bir zamanlar oturduğu arka vagona baktı. Artık vagon sessizdi. Ama bu sessizlik, Leyla'nın huzuru değil, Can'ın yalnızlığıydı.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.