Yolculuğun Nihai Mührü
Aziz Dede, adıyla, curasıyla ve kerametleriyle sadece bir mürşit değil, Kâmil İnsan idealinin somut bir tecellisiydi. Romanımız, bu ulvi yaşamı ve ardında bıraktığı manevi gücü mühürlerken, Dede'nin tüm felsefesini tek bir noktada toplar: Hakk’ın Sırrı.
Bu sır, ne Ebced formüllerinde, ne Yıldız İlmi hesaplarında, ne de İlm-i Havas'ın en derin esrarında gizliydi. Dede’nin yaşamı kanıtladı ki, Hakk’ın Sırrı, mutlak ahlak ve tam teslimiyet ile kalpte kurulan bir birlik idi. O, nefsini arındırdığı için zehri bal eylemiş; kalbi temiz olduğu için İsm-i Âzam Hatemi’ni taşımaya layık görülmüş ve ruhu saf olduğu için vefatından sonra bile ışık saçmaya devam etmiştir.
Üç Sır ve Ebedi Miras
Dede, fani bedeniyle Yedioluk toprağına karışsa da, manevi mirası sonsuza dek sürecektir. Bu miras, üç temel sır ile yeni nesillere yol gösterir:
Dildeki Keramet: Dede'nin Musa ve Davut'tan aldığı ilhamla, sözün ve Hak Nefesi'nin gücünü anlamak. Yalanın ve gıybetin zehrini, doğrulukla bal eylemek.
Eldeki Kudret: Ejderha başlı asanın sembolize ettiği gücü, Şahmaran Ocağı bilinciyle, sadece hizmet ve koruyuculuk için kullanmak; hırs ve çıkar için değil.
Özdeki Aşk: Ali Muhammed’in tecellisi olan Ab-ı Hayat şerbetini içerek, tüm varlıkta vahdeti (birliği) görmek ve nefsi ENEL HAK makamında yok ederek ebedi aşka ulaşmak.
Baki Kalan Nefes
Âşık Hüseyin Turhal, Dede'nin türbesinden aldığı ilhamla bu hikâyeyi kaleme alarak, Dede'nin curasının suskun nefesini yeniden diriltmiştir. Bu roman, bir biyografi değil, okuyucunun kendi nurunu bulması için çizilmiş bir manevi haritadır.
Yıldız İlminin Kutbu olan Aziz Dede, Yedioluk Tepesi'nden tüm dünyaya seslenmeye devam etmektedir:
"Sizler de Erenler Bahçesi'nde açan birer gülsünüz. Kalbinizdeki o Nur'u söndürmeyin. Dilde, elde, belde temiz kalın. Unutmayın ki, sizin nurunuz, bu karanlık dünyada baki kalacak tek nefestir."
SON