Kendisine 'Ey Ebu Muhammed! Cehaletten daha fena birşey biliyor musun?' denildiğinde de 'Evet! Kişinin, cehâletini bilmemesi (cehl-i mürekkeb)dir' karşılığını vermiştir.
cehaleti bilmemek, öğrenme kapısını tamamen kapatır. Kendisini âlim zanneden kimse nasıl öğrenebilir
kendisiyle Allah Teâlâ'ya itaat edilen şeylerin en üstünü ilimdir. İlmin başı da ilmi bilmektir; tıpkı cehaletin başının cehaleti bilmemek olduğu gibi.Eğer bilmiyorsanız zikir (ilim) ehline sorun! (Enbiya/7)
kötü âlimlere benzerler; zira bu kimseler ilmi öğrendiklerinde yol kesici olurlar. Her biri bir memlekette deccalın vekili olarak harekete geçer. Dünyaya dalarak nefsin hevâsına tabi olurlar takvâdan uzaklaşırlar
vebali de niyetinin bozuk olduğunu bilmesine rağmen ona bu ilmi öğreten muallime gider; çünkü o muallim onun sözlerinde, fiillerinde, yemesinde içmesinde ve evinde günah çeşitleri görmesine rağmen, ona ilmi öğretmiştir
Bu bakımdan bu âlim ölür; fakat yaptığı kötülüğün izleri, bin veya ikibin sene dünyaya yayılmış olarak kalır.Öldüğünde günahları da kendisiyle birlikte ölüp giden kimselere ne mutlu!
Benim gayem; o ilimden, hayırlı işlerde yararlanmasını sağlamaktı. peşine takma ve ilminin yüceliğiyle böbürlenme sevdası ona böyle hareket etmeyi güzel göstermiştir. Şeytan onu baş olma emeli vasıtasıyla şaşırtmıştır'.
Bu öğretmen bir yol kesiciye kılıç ve at verip işinde kullanacağı vasıtaları temin ettikten sonra ne şekilde mazeret beyan edip ne cevap verecektir?
Benim amacım cömertlik yapmak ve Allah'ın güzel ahlâklarından biriyle ahlâklanmak idi.
cihad için atlar hazırlamak, onları Allah yolunda besleyip bağlamak ve gazilere kuvvet hazırlamak; insanı, Allah'a yaklaştırıcı ibadetlerin en üstünüdür.
cömertlik, Allah nezdinde ahlâkların en sevimlisidir.Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:Muhakkak ki Allah Teâlâ'nın üçyüz ahlâkı vardır. Kim bunlardan biriyle O'na (mânen) yaklaşırsa cennete dahil olur. Bu ahlâkların Allah katında en sevimlisi de cömertliktir.
aldığı silahı kötüye kullanma âdetinde olduğu bilinen zâlime silah vermek değil, aksine elindeki silahı almaya çalış
dünyasını dinine, nefsinin hevâsını ahiretine tercih edip de imkânsızlıktan ötürü bundan aciz olan kimseye, şehvetlere götürme imkânını sağlayacak bir çeşit ilimle yardım etmek nasıl caiz olabilir?
Peygamber'in 'Ameller niyetlere göredir' hadîs-i şerîfi, bahsi geçen üç kısımdan, ancak taatlere ve mübahlara tahsis olunur. Günahlara tahsis olunmaz;
Niyete çirkin maksadlar eklendiğinde günah daha da artar, vebâli büyür
Her hasene (sevap) de on misline kadar artar.Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Camide oturan kimse Allah'ı ziyaret etmektedir. Ziyaret edilene (Allah'a) de ziyaret edene ikram etmek haktır.
Mescidde bulunduğun müddetce orada ibadetine kusur edenlerin kusurlarını düzeltmeye niyyet et.Çünkü mescide girip ibadete niyyet edenler arasında pek çok cahiller vardır.
Onlar kusurlarını düzeltmekle mükafat kazanır.Allah yolunda kardeş olan birinden istifade etmek; zira bu da bir ganimet ve ahiret zâhiresidir.
Mescidlerse, Allah için sevişen ve Allah yolunda tanışan mü'minlerin yuvasıdır.
hidayete götüren birşey veya kendisini felâketten kurtaracak bir kelime veya korkarak yahut da utanarak terkedilen günah'.İşte niyetlerin çoğaltılmasının yolu budur.
niyetlere uygun ol Mü'minin kalbinde, ancak hayır hu-susundaki çalışmaları ve düşünceleri nisbetinde niyet bulunur. Dolayısıyla amelleri tertemiz olur ve sevapları çoğalır.
Mübahların her birinde bir veya birçok şeye niyet edilebilir. Böylece mübahlar, bu niyetler vasıtasıyla Allah'a yaklaştırıcı amellerin güzellerinden olur
kişi bu niyetler sayesinde yüksek dereceler elde eder. Bundan gafil olanın zararı ise çok büyüktür.
kul, kalbine gelenlerin, attığı adımların ve geçirdiği zamanların hiçbirini hakir görmemelidir; zira bütün bunlar, kıyamet gününde 'Bunu niçin yaptın?' diye kuldan sorulacaktır.
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Muhakkak ki kul kıyamet gününde, herşeyden; hatta gözündeki sürmeden, parmaklarıyla ufaladığı çamur kırıntılarından ve arkadaşının elbisesini ellemesinden bile sorulacaktır hesaba çekilecektir
Güzel kokuları Allah için sürünen kimse, kıyamet gününde, kokusu miskten daha tatlı olduğu halde haşredilir. Allah'tan başkası için sürünen kimse ise, kıyamet gününde Allah'ın huzuruna, kokusu leşten daha pis olduğu halde varır
İşte bu kötü niyetlerden dolayı koku sürünmek, kişinin, kıyamette, leşten daha pis kokmasına sebep olur.
Fani olan bir şeyi tercih etmekten dolayı fani olmayan bir nimetin eksilmesi, zarar olarak kâfidir.
Koku sürünmekteki güzel niyetlerse şunlardır: Kişi onunla Hz. Peygamber'in cum'a günündeki sünnetine uymak ve yine onunla camii tâzim etmek ve Allah'ın evine saygı göstermek ister.'
Herşeyde; hatta yememde içmemde, uyumamda ve tuvalete girmemde bile bir niyetimin olmasını istiyorum'.Bütün bunlarla Allah'a mânen yaklaşmak mümkündür;
Nefsin bu dünyadaki nasiplerinin en büyüğü, yemek ve cinsî münasebettir.
Kul kıyamet günü hesaba çekilir.Ameline afetler karıştığı için bütün ameli batıl olur ve cehennem'i hak eder
Kısacası sakın hareketlerinden hiç birini hakir görme! Sonra aldatışlarından ve şerlerinden korunamazsın!mükâfatlarını alamazsın.
Muhakkak ki Allah Teâlâ senin kalbindekileri bilir.
Seleften biri şöyle anlatıyor: Birgün mektup yazıyordum. Mürekkebini kurutmak için komşumun duvarından toprak alıp üzerine serpmek istedim. Fakat mahzurlu gördüğümden vazgeçtim. Sonra kendi kendime 'Alacağın ne ki? Toprağın ne kıymeti olabilir?' diyerek mektubumun mürekkebini komşumun duvarından aldığım toprakla kuruttum. Bunun üzerine gaibden bir ses şöyle dedi: 'Toprağı önemsemeyen kimse yarın karşı karşıya geleceği kötü hesabı bilecektir!'
Hasan Basrî şöyle demiştir "Kişi, kıyamet gününde birinin yakasına yapışarak 'İkimizin arasında Allah hükmetsin!' der.
Dünyadan neyi elde edeceğini, ahirette elinden ne kaçıracağını, dünyayı ahirete neden dolayı tercih ettiğini düşünmeden hareket etme!
basiret sahibi kimse, bu şekilde Allah'ın nûruyla gizliliklere, inceliklere dikkat eder;
kul, ancak niyetle adım atıp, niyetle geri çekilmelidir. Eğer kalbinde niyet yoksa durmalıdır; zira niyet, insanın emri altına giremez
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.